Çember çevrilir, Su musluktan içilir, Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden, Silahlar tahtadan, Resimler kömür karasından yapılırdı. Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin İsimleri konulur, Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen Bize... Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz, Sokaklar karanlık, Yıldızlar parlak olurdu. Turşu, salça, mantı Evde yapılır, Karpuz kuyuda soğutulurdu. Erik ağacının çiçeği, Pencere camımıza yaslanır, Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır, Evlerde soba yakılır, Kış gecelerinde masal anlatılırdı. Merdiven çıkılır, Aidat ödenmez, Yönetici seçilmezdi. Evler badanalı, Sokaklar lambasız, Mahalleler bekçili olurdu. Ajans radyodan dinlenir, Çizgi roman okunur, Defterlere kenar süsü yapılırdı. Hayat, Arkası yarın gibiydi, Kesintisizdi. Her gün yaşanacak bir şey vardı. Herkes kendi düşünü kurar, Kendi hayatını oynardı.
ŞİMDİ
Şimdi, Herkes
Yoğun, Yorgun Ve Tek başına...
(C.Dündar)
30 Mart 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
31 yorum:
eskiler daha güzel, en güzel...
Can Dündar çok güzel yazmış. Gerçekten de öyle günlerdi ve de çok güzeldi.
Mesut Bey;
Yine harika bir Can Dündar yazısı.
Keşke eskide kalabilseydik teknolo
ji bizleri kıskaca almasaydı.Ben ço
cukluğumu çokkkk özlüyorum.
Sevgiler...
eski zamanlarin adami bu can dundar.. cocukluklarin adami..
Şimdi ise her gün başka hikaye.
Ne kadar güzel bir paylaşın inanınki çocukluğuma gittim ne kadar da özlemişim çocukluğumu.Çok teşekkürler.
Bir zamanlar , ARAÇ olan şeyler, AMAÇ haline gelince, böyle çürüyor herşey..
insan, "eski günler"den bahsedilince, gözleri doluyorsa yaşlanıyormuş derler ya; sanırım yaşlanmışım ben..
teşekkürler, eskiyi anımsatan bu güzel paylaşım için.
Karşımıza neden çıkar bu eskiden lafı .
''Biz,eskiden'' başlar her kelime şimdilerde. Eskiden yeniydik.
Şimdi bizde eskidik. Eskiyi çok özlüyoruz. Çünkü Biz yep yeniydik eskiden.
Buda benden olsun. İçimden geldi :)
Çok güzel ve anlamlı..
Kaleminize sağlık, paylaşım için teşekkürler..
Hepsini yaşadım gördüm :))) Gerçekten şimdiyle karşılaştırıp, gördüğün o kadar eksikliğe rağmen, anneler..babalar, çocuklar...daha mutluyduk.Onun için belki adaptasyonumuz zor oluyor bir çok şeye...yine de bizlerinde yüreğinden bir çok değer uçtu gitti.tutabildiklerimizle yetinmeye çalışıyoruz kaçırmadan
Gözlerim doldu okurken yahuu...teşekkürler paylaşımın için
Söylenir;
Hani herkes arkadaş,hani oyunlar sürer iken..
Hani kimse ölmemişken...
Eskidendi,çok eskiden...
Bilmem ki şimdiki çocuklarda ,eskiden diyecekler mi..
Neler bekliyor kendilerini...
Aklıma Sezen'in şarkısı geldi birden...
Eskiden diye başlayabilceğimiz ne güzel anılarımız var ve bu nedenle biz şanlılardanız, peki ya çocuklarımız... onlar anti sosyal hayata transfer olmak ile meşguller ne yazıkki, tüm ilişkiler sanal ortamda masa başında... elimizden geldiğince anlatalım ki biz eskidenleri bari ailemiz eskiden diye başlayacakları bir anıları olsun:))
sevgiler, esenlikler...
Eskiye çakılıp kalan bir tek benim sanırdım. Meğer herkes aynı dertten muzdaripmiş.
Bu güzel paylaşım için teşekkürler...
Çok güzel bir yazı!gerçi bütün yazıları çok güzel ve anlamlı.
Paylaşım için teşekkürler okurken ah ah dedirtti doğrusu.
Can Dündar'ın bu yazısı ne guzel anlatır geçmişe özlemi.okuyunca yıne gıttım çocukluğuma.paylaşım için teşekkurler.:)
Eski gerçekten güzeldi, lezzetliydi dostum. İyi ki bu şiiri hatırlattın, gönlüne sağlık.
Harika bir yazı..Eskiden yaşam daha mı kolaydı.Şimdi artık çok zor..
İyi akşamlar.
bütün bunları yaşamışlığımı hatırlattığınız için teşekkürlerimle..
Can Dündar benim idolüm zaten. Ne eylerse güzel eyler, ne yazarsa tamamdır benim için. Bayılarak okurum hep.:) Teşekkürler...
Evet, aynen öyleydi eskiden, paylaşım için teşekkürler.
Ancak eskiye özlem bugünümüzün güzelliklerini kaçırmamıza neden olmamalı. Herkes elindeki güzellikleri bir düşünsün istiyorum. Özellikle bir kısmımız özgürlüğümüz adına sevdiklerimizi, aile büyüklerimizi daha az mı ziyaret ediyoruz? Fırsatları kaçırmamak adına yazıyorum. Özellikle yaşlıları yitirmeden daha çok ziyaret etmek gerekir. Onların kucağında günümüze güzellik katabilir miyiz? Komşularımıza bir selamı esirgediğimiz olmuyor mu?
Neyse uzattım, sevgilerimle...
Önceden iki kişi karşılaşıp birbirlerine hatır sorduklarında, karşılıklı verilen cevap " iyiyim sen nasılsın" olur du. Herkesin hayatında yaşamını mutlu kılan bir çok olay var dı.
Örneğin;
Sağlıklıydılar çok şükür,
Çocukları vardı beş altı tane, hatta belki daha da çok güzel güzel ve pırıl pırıl,
Ekmek tekneleri işliyordu tıkır tıkır, bir baba çalışıp on boğazı doyurabiliyor du,
İki göz oda evleri vardı, hep beraber mutlu mesut yaşadıkları,
Daha ne olsun du ki, iyi olmak için başka şeye gerek mi var dı ?
Sonra çocuklar büyüdü. Bir babanın çalışması evi geçindirmeye yetmedi. Büyüyen çocuk tek başına bir aileyi sırtlamayı göze alamadı. Kız anasının kuzusuysa, güvey eli mahkum kayınpederinin kuzusu oluyor du. İyiyim sen nasılsın sözcüğü zamanla yerini " iç güveysinden hallece" ye bıraktı.
Yeni çifler anne baba, eski topraklar dede nene oldu. Aile genişledi ama yeni nesile başarılarının sadece kırmızı kurdela ile taçlandırılması yetmiyor du. Artık kızlar lahana bebek istemiyordu, ille de Barbi olmalıydı. Erkeklerede sadece oyuncak otomobiller yetmiyor du, bir de Woltran’ ı oluşturmak gerekiyor du. Anne babaların diline geçim derdi diye uğursuz bir cümle peydah olmuştu. Artık iç güveysinden hallece bile değiller di. Bu sözcük de durumlarını anlatmaya yetmiyor du. Artık "Allah bugünümüzü aratmasın" diyorlardı. Bunu derken bugünlerini arayacakları sanki içlerine doğmuştu.
Çocuklar büyümüştü. İşe, aşa ve eşe ihtiyaçları vardı. Ekmek arslanın ağzındaydı ama arslan görünürlerde yoktu. Oğlan üniversite mezunuydu ama, talip olduğu firma, başka bir üniversitenin mezunlarına öncelik tanıyor du. Kızın da istediği bir eş adayı vardı ama çocuğun aşını kazanabileceği bir işi henüz yoktu. Ooofff of hayat ne kadar da zordu. Artık cümlemiz " iyi diyelim belki iyi oluruz "olmuştu.
Çark hızla dönmeye başladı. Herkes bir dokun bin ah işit modunda. Evrim değiştiren cümlemiz iyice değişti. Yerini "aman ne olsun be yaşıyoruz işteye "bıraktı. Hatta üzülerek söylüyorum ki, "boşver ya konuşmak istemiyorum " diyenler bile var.
Herkes dertli, mutsuz ve kırılmış.
Yoğun, Yorgun Ve Tek başına...
Sevgilerimle.
okurken çocukluğuma gittim:) paylaşım için teşekkürler.
Ne güzel günlerdi onlar. Yaz geldimi acıktınmı ekmek arası domat fırla sokağa. Ama annene öğlen uykusu için yakalandınmı vay haline...Teşekkürler
eskiler hakikaten daha güzelmiş ama büyüklerimizin de sayesinde yaşadık biz o günleri.. şımartmadılar bizi.. kuralları belirlediler bazen katı bazen gevşek ama hemen hemen herkesin kuralları benzerdi.. ödül/ceza vardı.. şimdi yok.. çocukların istekleri alınıyor/yok'u bilmiyorlar, istedikleri yapılıyor/ hayırı bilmiyolar.. herşey biraz gevşedi sanırım.. eskiden yokluk vardı mısır püsküllerinden oyuncaklarımız; şimdi en moda elektronik oyuncaklar.. uyuşuk beyinler sıradan tek düze bir nesil yetişiyor gibi geliyor bana..
keşke o günlerde yaşasak...
ay eskiler dediniz ben kendimi tutamadım :))))
Eskilerde yaşamış olmakda büyük bir şans. O yüzden çocuklarımız çok şanssız.
Teknoloji mi bizi bu hale getirdi?
Böylesi anıları okuyup veya yazınca boğazım düğümleniyor.
Selamlar
çok anlamlı bir yazı.. teknoloji ile gelişerek neleri kaybettiğimizin ve nasıl yalnızlaştığımızın güzel bir örneği, teşekkürler..
Şimdi ;
Şimdinin suçu yok ki !
Suçlu BİZ ..insanlarız..
Eskiye ait ne varsa biz yok etdik hem de adil davranmadan.
Zamanla olaylar değişim sunabilir insana peki olgular !
İşde onları biz insanlar değiştirir.
İnsanoğlu Ben demekden BİZ i unutdu sorunun asıl kaynağı bu !
Zamanın getirilerinden gene haz alınılabilir , gene mutlu olunulur fakat bizler zamanın arkasına sığınıp setler çekdik yüreklerimize insanı insan yapan öğeleri teker teker kovduk bedenimizden , yüreğimizden..
Zamanın ..şimdinin hiç kabahati yok !
Suçlu olan hatalı olan insanın kendisi.
Ben demek den BİZ i unutduğu için.. !
harika bir yazı ne varsa eskilerde var zaten bende okul zamanı güzel yazı defterinin kenarlarına sarmaşık desenli süsler yapardım.Anlatılanların hepsini bende yaşadım biran olsun eskilere gittim duygulandım....
Bunları yaşayamamış olsam da, hayali bile mutlu ediyor.Keşke bir sihirli değnek olsa da herşey yine eskiye dönse,aynı bu yazıdaki yaşananlar gibi olsa hayatımız..
Merhabalar efendim.
"ESKİDEN" ,benim en çok arayıp ta bulamadığım, benim en çok dönüp te yaşamak istediğim bir yaşama biçimidir "ESKİDEN".
BU çok güzel ve bizi gerçekten eskilere götüren paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Evet eskiden, mendil (yalık derdik) nerde burnumuzu kolumuza silerdik.
Yemekten sonra da eller koltuk altında paklanırdı.
Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.
Yorum Gönder