28 Temmuz 2011 Perşembe

SEVGİDEN NEFRETE..

Doğduğumuzdan yana bir çok sevgiyi gördük ve tattık. Allah sevgisi.. Anne, baba sevgisi.. Evlat sevgisi.. Arkadaş sevgisi.. Vatan ve bayrak sevgisi.. Hayvan ve doğa sevgisi..

Ve bunlardan farklı olarak Aşkı tattık bir çoğumuz.. Kaçımız bitmez dediği Aşkı hala yaşıyor? Yaşayanlar ne şanslı, bence her an Allaha şükretmeliler.

Zira bu Aşk öyle menem birşey ki canlar bile alıyor. Yürekleri körleyebiliyor en iyi haliyle, canları yakıyor.
Bir çok blogda buna ait yazılar okuyorum zaman zaman. Haksızlığa uğrayan acı çektirilen insanlar. İnsan birçok şeyi yaşamalı bu hayatta, ama ölesiye sevgisinin ölesiye nefrete dönüşmesini yaşamamalı. Hele duygusal biriyse bu travmadan çıkmak ve eskisi gibi olabilmek çok zor.

Senelerce verilen emeğin, senelerce yüreği kavuran o sevginin, hayattan payımı aldım düşüncesinin, bu mutluluğu tatmanın büyük bir haksızlık sonrası nefrete dönüşebildiğini yaşamamalı bir insan. İnsan bu kadar aldanmamalı ya da...

Bir insan bir insana bunu reva görmemeli. Geride binlerce yıl var yaşanmış, büyük ihtimal şu an dünyada yaşayandan fazla toprağın altında yok olmuş insan var..ne kaldı geriye? Ne için?

İnsan doğmak kolay ama insan olmak ne kadar zor.. Doğruların adını koymak, yaşamın "insan" gibi olanlarını tercih etmek. İnsanı tüm varlıklardan ayıran özelliklere sahip olabilmek bu kadarmı zor bu dünyanın nimetlerini yaşamaya çalışma çabasında?

25 Temmuz 2011 Pazartesi

KUŞADASINA DA GİTTİK VE DÖNDÜK..

Foçadan sonra Kuşadasına gittik, akşamüstüydü ama hemen kadınlar plajında denize girdik. Daha önce gittiğimde deniz durgun ve turkuaz bir rengi vardı beğenmiştim, bu sefer şansımıza dalgalı ve birazda yosunluydu. Foçadan sonra kordon boyu diyebileceğim sahil boyu çok küçük geldi bize. Foçanın güzel akşamı aklımızda kaldı doğrusu. Heryer olduğu gibi Kuşadası da oldukça kazıktı desem ayıp olmaz umarım. Önümüzdeki ay Oruç var diye insanlar köprüden önce son çıkış gibi hurra etmişler tatil yerlerine ve esnaf da sonuna kadar faydalanıyor bundan. 1,5 TL.lik birşey çok rahat 5 TL. olabiliyor. Oteller, pansiyonlar deseniz yüzünüze bakmıyor, nasıl olsa siz olmasanız hemen başkası geliyor heryer dolu. Sanırım birazda bu yoğunluğun azizliğine uğradık bu gezide.
Önceki yazımda dediğim gibi gerçekten yorucu oldu gezi, zira normalde Marmaris 900Km. civarıdır fakat biz daha kuşadasında iki katını yani hemen hemen 1800Km yol yapmışız. Dönüşte Bayramiçe uğrayıp bir gece kaldık, daha sonra Şarköyede de denize girip bir gece kalıp, Uzunköprüde akraba ziyareti yapıp Edirneden İstanbula döndük, 2500Km. olduğunda evdeydik.

Bir dahaki gezi direk Bodrumdan başlayacak Allahın izniyle, ve Marmaris, Fethiye, Kaş, Antalya da bitecek.

Fotoğraf makinasının ara kablosunu bulamıyorum, bulduğum an daha fazla foto paylaşacağım sevgili arkadaşlar, çocukların cep telefonları da foto dolu.

21 Temmuz 2011 Perşembe

Çeşmedeydik..

Foçadan uzun bir yolculuktan sonra Çeşmeye geldik. Uzun diyorum zira İzmirden Çeşmenin yaklaşık 100Km olduğunu bilmiyordum, birde İzmire kadar olan mesafe var. Çeşme de fena değildi. Körfezdeki büyük gemilerin görüntüsü hoşuma gitmedi doğrusu. Tabiki çeşmede de denize girdik, pırıl pırıl ve  çok soğuk değildi. Sonra Dalyana gittik Kocakarı plajı kalabalıktı. Ilıcayı gezdik ve Alaçatıya gittik. Doğal olarak Alaçatı sörf yapanlarla doluydu.
Kuşadasına devam.. Sanırım Kuşadasından döneceğim zira planda olmayan çok fazla yere girdik çıktık ve çok yorucu oldu benim için, 35-40derecede araba kullanmak ve 2 erkek çocukla uğraşmak, kalacak yer bulmak vs..

19 Temmuz 2011 Salı

DİKİLİ ve FOÇADAYDIK..

Dikiliyi daha önce gittiğimde de sevmiştim. Çocuklarda sevdi. Şehrin içindeki ufak plajında denize girdik. Kuytu olduğu için olsa gerek çok soğuk değildi. 10-12 Km kadar gidip kıyılardaki siteleri ve kalınabilecek yerleri gezdik. Yolda ki bir köyden soğuk koruk şurubu içtik, güzeldi..

Sonra geri dönerek Foçaya yola çıktık. Aliaağanın çirkin görüntülerinden çıktıktan sonra virajlı, çamlık ve manzaralı yola geldik. Yeni Foçayıda geçerek Foçaya geldik. Akşam üstüydü bir yerde yemeğimizi yiyene kadar hava karardı bizde kordonunda gezmeye başladık. Güzel ve hareketliydi, beğendik Foçayı..

Geceyi Foçada geçirip Çeşmeye devam ettik..

17 Temmuz 2011 Pazar

BERGAMADAYDIK..

Antik Dönemin önemli sağlık merkezlerinden Asklepion ve ilk yerleşim alanı olan 300 m. yüksekliğinde dik bir tepe üzerinde kurulan Akropol ve M.S. 2. yüzyıla tarihlenen Serapis Tapınağı müthiş etkileyiciydi. Her ikisinde de bulunan anfi tiyatrolar çok dikkatimi çekti. Asklepion'daki tiyatro 3500 kişilik, Akrapoldaki 10.000 kişilikti. Ve o büyük kütüphane..düşündürücü geldi bana.. Öyle bir çağda bunlar, bu çağda...

Akrapol'a çıktığınızda çok güzel bir manzara sizi bekliyor. Şehre o yıllarda su getirmek için 42 km. kemer yapılmış dağlar aşılmış, fakat şu anda tepenin hemen aşağısındaki barajı gölünü görünce insanı hoş bir gülümseme alıyor..

Bu geziden en güzel anı ise; Asklepionda gezerken, kötü hava koşullarında hastaları diğer tarafa geçirmek için yapılan yaklaşık 50mt.lik tünelin merdivenlerinden akan sudan küçük oğlumla içmemiz oldu. Bu suyun akustik sesi aynı zamanda hastaların iyileştirilmesi için kullanılıyormuş. Doğayı çok sevdiğim ve sık sık doğada kaynak sularından içtiğim için bu sudan içmekte zarar görmedim. Zira etrafa baktığımda hiç bir sanayileşme olmaması en önemli şeydi, başka türlü su pek zararlı olmaz. Çıkışta özellikle bu suyu sordum ve m.ö 4yl.dan beri aktığını öğrendim. Müthiş bir duyguydu bence.. yaklaşık 2500 yıl öncesinde içilen kullanılan sudan içmek. O sırada içeri ellerinde kaplarla roman vatandaşlar girdi..yetkiliye suyun kalitesini sordum ve şunu öğrendim. Romanlar(çingeneler) sürekli bu suyu içiyormuş ve su evlerdeki çeşme suyundan daha temizmiş ve romanlar düğünlerinde yaktıkları kınayı bu suyla yaptıklarında ayrılık olmayacağına inanırlarmış.
Bergamayı sevdik.. Dikili ve Foçaya devam...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

AYVALIKTAYIZ.. (Cunda)

Hemen Cundaya geçtik tabiki. Damla sakızlı dondurmadan ve Taş kahvenin kahvesinden tatmak üzere..
Girişite sağdaki ufak kumsalda 1 saat denize de girdik ve şu ana kadar en sıcak su ordaydı doğrusu. Sonra Sarımsaklıya geçtik kumsal iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde kalabalık.. Hiç sevmem böyle kalabalığı  ama çocukların hatrına ordada bir kaç saat denize girdik. Su yine soğuk ama çok güzeldi. Denizin dibi ve plaj kumsal bu yegane artısı  Sarımsaklının. Ve Antik kenti, Asklepion ve zeus sunağını görmek üzere Bergamaya yola çıktık..

ASOSTAYIZ.. (Kadırga Koyu)

Bayramiçde seracılık yapan arkadaşımla Ezinede buluşmak üzere anlaştık ve oraya saptık, biraz sohbetten ve buz gibi hakiki limonatalardan sonra Ezinenin peynirinden de tattık..Ve hemen Asosa yola çıktık. B.Kaleyi şöyle bir tur atıp Kadırga koyuna indik. Deniz gene soğuktu ve 2-3 mt sonra derinleşen bir yapısı vardı.

Mavi bayraklı ender yerlerden fakat kumsal yok kıyı taşlık bu hoşuma gitmedi ve öyle acaip bir sıcak varki asla çıplak ayak yürüyemiyorsunuz taşlık kumsalda.! Akşam üstü Ayvalığa yola çıktık. Küçükkuyuda bir tur attık, enderesan birşey bir güzellik yok. Yol üstünde Zeytin müzesini gezip he türlü zetin ürünleri ve sabunlarından alıp yola devam ettik. Öreni beğenirdim şimdi daha hoşuma gitti nedense.Fakat Örende denize bile giremedik yarı belime kadar girip çıktım resmen buz gibiydi, Asos o kadar değildi oysa. Ayvalığa devam..

BOZCAADA'DAYIZ

Gökçeadadan buraya geçtik. Arabayla geçme hiçbirşey yok deselerde arabayla geçip bütün adayı gezdik.
Gerçekten de birşey yokmuş, Bütün ada Üzüm bağlarıyla dolu. Yegane yeri Merkezi, yani limanda indiğiniz yer. Her taraf şarapların su gibi tüketildiği lokantalarla dolu, tabiki birde balık lokantaları. Kaleyi Gezdik başka yer bulamayınca. Ayazma ve Ova habbek koylarına da gittik, sadece 3-5 tane içkili lokanta ve ufak plaj var. İçkiyi sevmediğim için ve yanımda çocuklar olduğu için hiçbirine girmedik doğal olarak.
Bozcada bu kadar.. Gökçeada gerçekten çok daha güzel. Yukarda yazmayı unutmuşum, dönüşte Zeytinliye uğrayı madamın yerinde dibek kahvesi içtik. Dilininden kayıp gidiyor. Hala kendisi dövüyormuş kahveyi alıp..madamın oğlu Kostas bey.. Tanışıp biraz sohbet ettik. Fazla hırçın ve düzeni bozan kalabalığı hiç istemiyorlar, haklılar gerçekten son derece kafa dinlenecek yer. Rum müziğiyle kahve içmek de başka güzelmiş. Şimdi Asosa...

8 Temmuz 2011 Cuma

GÖKÇEADADAYIZ

Kısmetse Şehitlik Zİyaretimiz yarına kaldı zira Gökçeadaya geçtik. Sarozda sabah kalkıp ufak bir deniz ziyareti yapıp yola çıktık.. Geliboluda meşhur fırınlı ve sade peynir tatlılarının tadına baktık ve Kabatepeye geçtik arabalı vapura binmek üzere.. Adaya geçiş 1,5 saat sürüyor.. Yolda bol bol martılara ekmek, simit attık. Gökçeadaya yaklaşırken kel tepeler görüyorsunuz ve önce ne biçim yer diyorsunuz fakat adanın içleri kesinlikle böyle değil, oldukça yeşil. Oldukça Gölet'de var adada. Ağaçlık yerlerde öyle müthiş Ağustos böceği sesi varki kafanızın şişmemesi işten değil.:) Bir tuhaf şeyde her tepe ve merada tek tük keçilere rastlıyorsunuz. Ada'da ilk önce Kapıkaya'ya gittik. Sörf ve paraşütlü sörf yapmak isteyenlerin tam yeri, zira bunlarla doluydu.

Deniz hala çok soğuk nedense, Saroz soğuktu, adanın denizide oldukça soğuktu, bir süre sonra alışılsa da ilk başta baya bir mücadele istiyor.:) Adaya gezmek ve değişiklik olması açısından mekan değiştirip az önce Uğurluya geldik ve bence oldukça güzel bir yer burası. Adanın diğer tarafında kaldığı için denizi durgun. Henüz giremedik, akşam mangal için hazırlık yapıyoruz, umarım burası çok soğuk değildir.
Çocukların keyfi yerinde şu anda, fakat sanırım Fethiyeye kadar gidemeyeceğiz, biraz daha yukardan dönüşe başlayabiliriz.

Belki gittiğimiz bu yerleri düşünen, hakkında birşeyler bilmek isteyen arkadaşlar için, ve günlük gibi olsun hatıra olsun diye gördüğüm yerleri burda paylaşmaya çalışacağım.
İyi tatil temenniniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar.

7 Temmuz 2011 Perşembe

SAROZDAYIZ...

Hayırlı bir terslik yüzünden geziye bu gün çıkabildik.. Şu an Sarozdayız.. Akşam güneşin batışına yetiştik, denize giremedik ama bu günlük bu güzellik yetti. Birazdan Bolayırda yemeğimizi yeyip keşfe çıkacağız buraları. Bir yerde konaklayıp, yarın denizine girip sonra Çanakkale Şehitliğine devam..