19 Temmuz 2010 Pazartesi

DEĞİŞTİM


DEĞİŞTİM

Biraz değiştim, Unutamadığım sözlerinin arkasında sıkışıyorum
Bir yanım seni koruyor bir yanım beni
Ben, kendimle savaşıyorum seninle değil
Sonucu, kılıcı kuşanandan belli olan bir savaşın ne kazanabileni nede kaybedeniyim
Sorun değil,
Elbet alışırım
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarına ve çokluğunuda yokluğunuda istemediğim bu iki arada bir derede duyguya, alıştım
Bir yanım bırak diyor
Bir yanım hayır
Tanıdığımı sandığım bana, dahada yakınım artık
Duvarlar anlatırken, öğrendiklerim kendi hakkımda ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda,
Bir yanım memnun oldum diyor
Bir yanım tanıyamadım daha
Samimi değil bir hayli kırıldım, Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime, Gözlerimden tutda ciğerime kadar kırgınım
Aslında ne sana ne onlara, kendime kırgınım

Maziye hiç değil ânâ kırgınım
Anlatamadığım anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara, beni anlamadığım kelimelerin, her şeyi anlatıyor oluşlarına, kırgınım
Beni ben kırdım oysa
İyi değilim, galiba yoruldum
Kendime kalbimi kanıtlamaktan ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan ve dahası kocaman bir sahada tek başıma koşmaktan YORULDUM

Aslında ne pişmanım nede pes ediyorum
Sadece kendimi kaybetdikçe senide kaybediyorum
Şu kalp denen beni bana sorgulatıyor artık ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim?
Toprağa bakan yanım zaten senden ayrı
Sana bakan yanımsa toprakla aynı
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin

Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz
Dokunulmadan geçe yıllar bana ağır
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz
Söyleyemediklerini söylesende şimdi
Sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır,
İsteyerek değil, çok çalıştım paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı gitlerine,
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine ve bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen gitmek için, bitmek için sana huzur vermek için çok çalıştım
Daha öncede gitmiştim kendi isteğimle
Anladımki daha önce hiç sevmemişim
Çok çalıştım inan, değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye, her defasında dahada tozlaşan canımı kırmadan yaşatmaya

Tanıştım seninle doğan yanımlada ölen yanımlada tanıştım
Birini yaşatabildim sadece, yaşatıyorumda hala ama diğerinin ölmesinede engel olamıyorum
Yorulmak dinlenmekle geçmiyor an be an çöküyor insanın içindeki güç
Işığı sönüyor hissizleşiyor insan
Ne yormak istedim seni, ne de kendimi
Çok çalıştım, gitmeyede kalmayada
İkiside aynı acı
Daha öncede gitmiştim ama böyle kalarak değil...

*****

( Muhteşem.. Bu yazıyı az önce okudum ve inanamadım. Bu kadarmı çakışır herşey, bu kadarmı kaleme dökülür bir başkasının dökemedikleri..adeta iki insanın yazdıklarının toplamı dile getiremediklerim olmuş, hatta kimbilir daha da var da ben bilmiyorum dile getiremediklerimi., ruhumun beynimin, yüreğimin derinliklerindekileri.. Arkadaşım, Can Yücelin şiirine kendinden katkılar yapmış, ve ben bu haliyle daha bir beğendim. Son zamanlarda aklım çok karışık, birşeyleri silmeye çalışırken adeta beynim tamamı siliniyor, düzgün kelimeleri bir araya getiremiyorum, hiç bir şey düşünmek istemiyorum çünkü düşünmeye başladığımda aklıma gelen tek şey oluyor. Umulmayan büyük bir hayal kırıklığı, hayat boyunca elde edilmiş ama bozulmuş bir ezber. Doğru bildiğim çok şeyin faydasız veya bu zamanda yanlış olduğu gerçeği. Çok büyük bir şey bu benim için, tüm dengelerimi, herşeye bakışımı değiştiren bir şey... Yılmaz Erdoğanın Yeni bir sayfadan sana bakmak şiirini neden ben yazamadım diye düşünmüş üzülmüştüm, bir de bu yazının tamamını...bazen duygular tüm yazılanlardan daha tutkulu coşkulu, ve büyük olsada, veya kırıklık ve büyük üzüntüler acılar taşısada buna rağmen böyle dile getirilemiyor işte.)

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Üç aynalı kırk oda. M.MUNGAN

"Yol değil, yolculuktur önemli olan.

Nasıl yolculuk ettiğindir, nerede durduğun, nerede mola verdiğin, ne zaman yoluna devam ettiğin, hangi sapakları kullandığın, hangi dönemeçleri aldığın, ne zaman yavaşlayıp ne zaman hızlandığındır.

Kiminle yolculuk ettiğin de önemlidir elbet, yoluna çıkanlara ne yaptığındır,
kimleri yoldan çıkardığındır, yolunu kesenlere biçtiğin kaderdir."

Aşk, sevdiğimiz kişinin mazisini de ele geçirmemizi ister bizden...
Aşk, birlikte yaşanmamış zamanları da ele geçirmek ister."

"Ne zaman içime biraz fazla baksam, yükseklik korkum depreşir...Bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır, insan o ifadeyi her şeyden çok daha fazla özler. O yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan, hatta ondan nefret ettikten sonra bile, o ifadeyi özler.

Bir andır o, ama bütün zamanlara siner."

11 Temmuz 2010 Pazar

KEKİK...

Kekik, orman kıyılarında, ve çayırlarda, kayaların üstünde yer almaktan hoşlanır, güneş ve sıcak istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelere çoğalır. Güneşli öğlen sıcaklarında menekşe renkli çiçeklerinden yayılan güzel koku,arıları kendisine çeker. Kendilerine özgü bir kokuya sahip olan bu çiçekler beni çocukluğumdan beri etkilemiştir.

Bir sürü kır çiçeğinin kokusunu bastırır kekik kokusu. Başka çiçeğin üstüne bassanız haberiniz olmaz, bildirmez birşeyi, ama kekik hemen yerini belli eder. Mayıs ayında mor lila pembe renklerde açar, rengini tarif etmek güçtür yalancı çıkarır sizi, zira deniz kıyısındaki bir yamaçda farklı, çayırda farklı, bir kayanın üstünde farklı renkde açar. Bazen diğer ufak çiçeklere otlara karışsa bile değdiğiniz an işte burdayım der size, özeldir bana göre.

Bir nefes alırsınız, adeta tüm doğayı içinize çekmiş gibi olursunuz, o sırada başınızı kaldırın ve bulutlara bakarak yapın bunu, siz, kekik kokusu, ve bulutlar,...hislerinizi uyandıran bir özgürlük oluşur o sırada, adeta hayatı daha bir sevme duygusudur bu.

Deniz kıyısında açan daha farklı kokar, belkide denizin o iyot kokusunun katkısıdır bu kekik dostuna.
Kayada açan daha keskin kokar, belki koşullarına inat bir tutumdur bu. Kır çiçeklerine göre çok daha dayanıklı ve kalıcıdır.

Bir kaç haftada çiçeği gider ama yeşili ve kokusu kalır, kurusa da kokusu kalır, belki biraz aşk gibidir kekik, aşkın sevgiye dönüşmesi gibi bir dönüşümü hatırlatır bir nevi. "Hercaim, kekiğin arıyı kendine çekmesi gibi beni kendine çeken yarim, kendine tutsak eden, bitmeyen bahar kokulu yarim.." sözlerini mırıldatır dudaklarımda.

(Bu yazıyı eskiden yazmıştım ve doğrusu nasıl yazmışım hiç bilmiyorum..zira şu sıralar ruh halim hiç bu tür yazıları yazmama izin vermiyor..belkide artık hiç yazamam, öyle hissediyorum.)

8 Temmuz 2010 Perşembe

MİRAC KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN ARKADAŞLAR

Bu mübarek günün yüzü suyu hürmetine tüm güzel insanların, güzel isteklerinin kabul olmasını diliyorum.
Rabbim herkesi daha akıllı, mantıklı, güzel yürekli, inanan kullarıdan eylesin ve öyleleriyle karşılaştırsın.
Yıpranmış katılaşmış gönüller güzelliklerle tekrar yeşersin...

Gezinirken bir sitede okuyup hoşuma giden kıssadan hisse..

ALÂÜDDİN ATTÂR (K.S.) ANLATIYOR

Şâh-ı Nakşibend hazreteleri beni kabul edince, kendilerini o kadar sevdim ki, sohbetlerinden ayrılamayacak hâle geldim. Bu halde iken, bir gün bana dönüp;

'' Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?' buyurdu.

'İkrâm sâhibi zâtınız, âciz hizmetçisine iltifât etmelisiniz, hizmetçinizde sizi sevmelidir' diyerek cevap verdim. Bunun üzerine:
'' Bir müddet bekle, işi anlarsın' buyurdu. Bir müddet sonra, kalbimde, onlara karşı muhabbetten eser kalmadı. O zaman; 'Gördün mü; sevgi bizden midir, senden midir?' buyurdu.
Beyt:
Eğer mâ'şûktan olmazsa muhabbet âşıka,
Âşığın uğraşması mâ'şûka kavuşturamaz aslâ!

7 Temmuz 2010 Çarşamba

MİMLENDİMM

Sevgili kardeşim YEŞİM mimlemiş beni, kendisine çok teşekkür ederim.  Bu mimin konusu; aşağıdaki kelimelerin aklıma getirdiği ilk düşüncelerin neler olduğu ile ilgili...


1.Felsefem:  Kesinlikle ya hep ya hiç, ve sadece insana yakışır olan..

2.Hayat:  Karışık, iyi yaşanması şans

3.Çocukluk:  Özlem

4.Güneş:  Hem dünyaya hem insana iyi gelen

5.Gözler:  Onlar bile maskeli artık

6.Yıldızlar:  Huzur

7.Güzellik:  Önce ruhun, yüreğin güzelliği

8.Sevgi:  Gerçeği çok az

9.Aşk:  Korku

10.Müzik:  Ruhun gıdası

11.Dost:  Pek yok

12.Para:  Dünyayı güzelleştirir.. esir alırsa kötü..

13.Zaman:  Yarıdan çoğu boşa giden..

14.Erkekler:  Marstan

15.Kadınlar:  Venüsten

16.Savaş:  Büyük acılar

17.Ağlamak:  Sevmediğim

18.Deniz: Yakınlarında olmalıyım

19.Hayal: Herşeye sahip olunan tek kaçış yeri

http://keditasmasi.blogspot.com/
http://hayatabaliklama.blogspot.com/
http://okurveyazar.blogspot.com/
http://www.ankaradan-ankaradan.blogspot.com/

Arkadaşlar kabul ederseniz ben de sizleri mimliyorum.