30 Mayıs 2011 Pazartesi

29 MAYIS 2011 KERPE GEZİSİ - DOĞASI ÇOK GÜZEL

2-3 defa bu geziyi kaçırmıştım, bu sefer inat ettim gidicem diye. Pazar sabahı hava kapalıydı ama boşver dedim, yola çıktık yağmur yağdı ufaktan, hiç umursamadım, şekermiyim ericem dedim ve sonuç; çok güzel bir gün oldu. Vardığımızda da yağmur çiseliyordu fakat sonra durdu ve hava açılmaya başladı. Bulutlu, sıcak olmayan tam yürüyüşü havası oluştu.

Şimdiler doğanın en güzel yüzü, en şirin en sevilesi hali.. Zaten resimlerde de göreceksiniz.
Yol kenarında, bir ailenin çalıştırdığı hoş bir yerde köy kahvaltımızı yaptık.
Yumurtalar kendi tavuklarındanmış. Bal, kaymak ve yörenin ekmeğinin kızartılmış hali çok güzeldi.

Yaklaşık 8-9Km.olan, yani oldukça kısa olan yürüyüş sonrası ise Kerpede
denize sıfır güzel bir yerde balıklarımızı yemek üzere yerleştik. Masaları denize doğru çevirip
harika deniz ve orman manzarası eşliğinde aşağı yukarı 2-3 saat oturduk. Tekir ve sıcak helvayı
oldukça beğendim ben. Hoş doğanın güzelliği, deniz güzelliği ve güzel dostlarla peynir ekmek
yense gene de çok harika olurdu. Herşey bahane, huzur ve sohbet şahane.
Ve resimler..birbirinden harika.. Kendinize bir iyilik yapın ve böylesi bir kaçışı siz de yapın arkadaşlar.



























19 Mayıs 2011 Perşembe

BAHAR GELDİ NİHAYET..BEYİNDEKİ PİSLİKLERDEN ARINMA ZAMANI.!

Dün çocuklarımın yanına geldim Trakyada güzel bir yerdeler. Bu gün birlikte ufak bir göle balık tutmaya gittik. Etraftan kuru dallar toplayıp ateş yakarak yanımızdaki sucuklarla güzel bir piknik yaptık. Mayıs en güzel aydır, doğanın en güzel olduğu ay..heryer yemyeşil, ve bu ayda bülbüller gelir. Onları dinliyorum gözlerim kapalı.:) Birlikte doğada kısa bir yürüyüş yaptık, dereler aştık, sohbet ettik..Temmuzda ege turu için planlar yaptık. Bahar insana nasılda güzel bir enerji ve umut veriyor değil mi?

Umudu rezil edenlerin yaptığını bahar tamir ediyor adeta, hayat güzel be diyesi geliyor insanın. Aşağıdaki bir postuma sevgili sıradan bir balık yorumunda şöyle demiş..

"Kalbini yorduğuna, canını acıttığına değer mi? Taşıdığın canın kıymetini bil;başkası için canına dikenler batırıp kanatma. Sağ KAL."

Bugün gezerken bir kaç defa dikenler takıldı üstüme, mont bir kaç yerinden zedelendi ne gam..yaşarken yüreğinize takılan dikenlerin kanattığı yerler kolay geçmiyor. Böylesi bir ruh halinde yazdıklarım pek neşeli şeyler değildi doğal olarak. Bir arkadaş blogun çok kasvetli diye yazdı bugün..ne yapabilirim, ikiyüzlü olup içim kan ağlarken lay lay lom yapamıyorum ki bazıları gibi..insanım ben, ve benim içim sözüme, yaşantıma yansıyor, böyleyken kime neden şirin görünmeye çalışayım. Bir yara iyileşirken kanıyor ve acıyor..haksızlığın beyin tutulmasını yaşıyor insan. Allah vazgeçmeyi bilme şuurunu eksik etmesin benden, insan neyse o değişmez şuurunu..herşeyin bir nedeni var kendini kandırma, ahmaklığını var etmesin ben de..tercihlerin kişinin kişiliği olduğu bilincini de..

Sıradan bir balık çok haklı.... Bu bahar beyinde ve yürekteki pisliklerden dikenlerden arınmak zamanı. Hak et etme hayatın içinde bunlar olacak, yaş kaç olursa olsun güveneceğiz yanılacağız..sütten ağzımız ne kadar yansa da, buz tutmuş yoğurttan bile korkan hale gelsekte yinede güveneceğiz..tek duam hak eden biri olsun artık. Yine yıllarım rezil olsun istemiyorum.

Evet bahar geldi şükür, yüreği özgür bırakma zamanı, derin nefesler alma zamanı, bir defa geldiğimiz bu hayatı yaşamaya devam zamanı. Şimdi sizleri yakın zamanda gittiğim Yedigöller gezisinden fotolarla başbaşa bırakıyorum dostlar.:)




18 Mayıs 2011 Çarşamba

5.BLOG YAZARLARI BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİ.

5. Blog yazarları buluşmamızı Fenerbahçe Özsüt Atölye’de gerçekleştirdik. Çok güzel bir gün oldu kesinlikle. Her toplantıda blogcu dostların artması, ve birçok güzel insan ve dostla bir araya gelmek çok güzel. 3.Resimde kenarda kahvaltı yaparken çıkmışım ben de.:)

Toplantı da birr Can,ımız vardı ki maşallah dünyalar tatlısı.:) Sevgili Cem bey, ve Özge hanımın yavruları oluyor Can,ımız.:) Tüm yüreğimle sağlıklı huzurlu mutlu bir ömür diliyorum Can,a ve güzel aileye.:)

Hediyeleri sürprizleri bol bir toplantı oldu, böyle bir organizasyonu gerçekleştiren, buna emek veren Sevil hanıma, Yasemin hanıma, ve Zeynep hanıma ne kadar teşekkür etsek azdır.

Ve sponsorlar;
Maggi ,Henkel, Sofra Dergisi, Muratbey Peynirleri, Yonca gıda, Chef İstanbul, Benetton, Altıparmak, Elit çikolata, Roberto Bene, Becel, Akdeniz Bujiteri, Mer Balık Restaurant, Sustilo , Sebahat Güzellik merkezi, Vaseline, Elidor 'a teşekkür ederiz.





14 Mayıs 2011 Cumartesi

Acaba daha neler yaşanacak görülecek bu ömürde...

Ben de bazı arkadaşlar gibi oldukça soğudum blogda yazmaktan. Aslında sanırım çok şeyden soğudum.
Blogun en güzel yani kendimle dertleşmem oldu benim için, ve samimi dostlar.... Kendimle sohbetimde ki aklımdan yüreğimden geçenleri anında yazıya dökmek acaip birşey.. sonradan okuduğumda ben bile şaşırıyorum bazen.

Fonda Sibel Can'ın seyyah adlı şarkısını dinlerken yazıyorum. Ruhuma dokunan bu şarkıda belkide ruhum daha fazla özgür kalıyor parmaklarımın ucunda.. Kah serbest kalıyor ruhum, kah içimde bir yerde hapsettiğim yerde duvardan duvara vuruyor kendini. Karışık hisler.. Anlam vermek zor, kötü bir hal bu..

Herşey karışık adeta iç dünyamda. Allak bullak olmuş vaziyette, herşeyin ezberi bozulmuş. Çünkü sonsuz ölesiye sevginin nasıl nefrete dönüşebildiğinin anlamını ve hayatı yeniden çözmeye çalışıyor adeta. Akıl almaz bir vefasızlığı, haksızlığı anlamaya çalışan bir iç dünya.. Kimseye güvenmeyen birine ölümüne güvenip kimseye güvenemeyen bir insan olmanın saçmalığını, adaletini anlamaya çalışan...böylesi bir kaderin nedenini...

Her an kimsenin duyamadığı bir çığlık halinde yaşamak..gülümserken sadece yüz mimiklerinin değiştiği bir gülüş...öldürülen bir insan tarafından öldürülmek..ne müthiş bir haksızlık bu. Aşkı öldürülen biri tarafından aşkı öldürülmek ne acaip bir hayat adaleti. Can çekişen bir umuda sahip olmak ne yorucu, ne yarım kalmak bu böyle...

Neye inanabilir ki insan böylesi bir yaşamışlık sonrası..bir insanın bir insana bunu reva görmesi ne acı...kendine en büyük haksızlıkların reva görüldüğü birinin böyle olması ne tuhaf, ne acaip...ı ıh anlayamayacağım ben  bunu..bu ömür bana yetmeyecek bu haksızlığı anlamaya.

---