12 Mart 2010 Cuma

VE İŞTE RÖPORTAJ..

Tekrardan merhabalar. Bildiğiniz gibi Sanal Röportajlarımız devam ediyor. Ve gayette güzel gidiyor. 5 hafta oldu ve hiç ara vermeden Blog yazarı arkadaşlarımı burada sizlere tanıtma imkanı ve onlarla sohbet etme imkanı buldum.
Bu hafta da yine benim çok beğenerek okuduğum, bir blog yazarını ağırlayacağım burada. Kendisi bize uzak bir köyden seslenecek. Herkesin bildiği bir köy değil burası. Hani zaman zaman doğruyu söyleyip dokuz köyden de kovuluruz ya. Gidecek başka bir yer bulamayız ama bu konuğum kendine bir köy yaratmış ve bu köy'ün adına Onuncu Köy demiş. İşte bu gün Onuncu Köyün Adamı ile birlikte olacağız. Kendisi ile güzel bir söyleşi yapacağımızı umud ediyorum.

SYK: Efendim öncelikle hoş geldiniz. Beğenerek okuduğum bir yazarını burada ağırlamak büyük bir şeref benim için. Nasılsınız? onuncu köyde havalar nasıl? :)

O.K.A Hoş buldum davetinize çok teşekkür ederim onur duydum. Çok sağolun o şeref bana ait blogunu ve duruşunu çok beğendiğim insanlardansınız. Efendim bu soruya samimi cevap verecek olursam onuncu köy oldukça karışık aslında uzun süre önce başlayan herşeyin ters gittiği dönem halen devam etmekte ve herşeyi yoluna koymak için sabrım ve çalışmalarım devam etmekte.

SYK: Şu cevap öyle gösteriyor ki, Mücadeleyi, ve sabrı asla elden bırakmayan birisiniz. İnanıyorum ki zamanla her şey dilediğiniz gibi olacak. Sizinle daha önce bir blog yazarı toplantısında karşılaşmıştık. Ama fazla konuşma ve birebir tanışma imkanımız olmamıştı. Şimdi burada bize kendinizi tanıtır mısınız? Onuncu Köyün Adamı Kimdir?

O.K.A: Evet konuşma fırsatı olmadı orda, toplantı çok güzel ve kalabalık oldu ve siz masanın diğer tarafında ben öbür tarafında kaldık, vee ben oldukça mahçup kaldım doğrusu o kadar yanlız kalacağımı hiç ama hiç tahmin etmemiştim utanmadım desem yalan olur.:) Allahtan Hilal hanımın eşi gelmişti ve kendisiyle sıcak bir sohbetimiz olmuştu, ve iğneiplik,in arkadaşı vardı tabiki.:) Onuncu Köyün Adamı kimdir; 1966 Yılında İstanbulda dünyaya gelmiş yaşamaya ve yaşadıkça gelişmeye çalışan biridir.
Yarım yamalak dostlukları ve ilişkileri sevmeyen ya hep ya hiç diyen, doğru bildiğinden emin olduğu şeylerde sözünü esirgemeyen, ikiyüzlülükten onursuzluktan nefret eden, Daha insan olmaya çalışan çocuklarını çok seven biri. Yaşlı birinin, bir annenin, bir çocuğun ağladığını gördüğünde çocuk gibi ağlayabilen, iyi ve hak etmeyen birine veya kendine yanlış yapıldığında katı biridir.Nankörlükten de nefret eder. Artık huzuru çok özlemiş, kendine yeni ve güzel bir dünya kurmaya çalışan özlemlerinin, hayallerinin, hasretlerinin peşinde biridir özetle.

S.Y.K:Hayallerimizn oluşumunu sağlayan hasretlerimiz ve özlemlerimiz değilmidir zaten. Hayalerimizin peşinden koşmak yorucu belki ama bir gün o hayallerin olabilme ihtimali bile insanı ayakta tutabiliyor.
Blogunuzu mutlaka okuyan ve es geçmeyen biriyim. Blogunuzu tanıyoruz ama siz yinede biraz da blogunuzdan bahsedin bize. Blognuz da bizlerle neler paylaşıyor sunuz?

O.K.A: Blogumda tüm yaşantım boyunca edindiğim hayat tecrübelerimi ifade etmeye çalışıyorum, her bir tecrübe ki yıllar, yanlışlar, hatalarla edinilmiş. Yaşam tecrübesi okuyarak değil yaşanarak kazanılacak birşey biliyorum ama yinede paylaşmak istiyorum. Tek bir kişiye bile "hım çok doğru ben öyle düşünmemiştim" dedirtebilirsem farklı bir pencereden baktırabilirsem bu benim için çok büyük bir mutluluk olur.

SYK: Bana göre Blog isminiz büyük bir anlam taşıyor. Biraz farklı ve bir mesaj içeriyor. Neden Onuncu köyün Adamı olmayı tercih ettiniz.?

O.K.A:Yıllar boyunca iyi niyetim çok fazla suistimal edildi, çok fazla nankörlük yaşadım. Karşımdakini kırmamak adına incitmemek adına kendimi incittim çok sefer içime attım içimde yaşadım çok şeyi, katlandım..ama bir yerden sonra değiştim, artık gerçekleri söylemekten çekinmeyen, her ne pahasına olursa olsun kral çıplak diyen bir tür isyan haline dönüştüm, sonrasında yalnızlaştım çünkü insanlara duymak istediğini değil işine gelmeyeni söyledim, ve onuncu köye böylelikle yerleştim. Blogu açarken adını ne yapayım diye düşünürken ve bunu yakıştırdım kendime.

SYK: Bloğunuzun ismi ile özleşen, nadir insanlardansızınız. Zaten Blog ismini gören herkez içinizdeki yaşanmışlıkları çözebilir bence. Yazılarınızda Çogu zaman bir isyan ve hüzün var. Sizi yazmaya ve yazdıklarınızı paylaşmaya iten nedenler var mı?

O.K.A: Şu sorunuzu okuyunca durdum duruldum.. Ne güzel çözüyorsunuz bazı şeyleri, gerçekten bir isyan ve hüzünle yazıyorum. Yazdıklarımı yazmamın nedeni yanlış bulduğum şeyleri kaleme dökmek. İsyan ediyorum çünkü şu dünya böyle olmamalı aslında. Aşklar sevdalar böyle olmamalı.. Ailenin çok ama çokk önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın bundan sonra daha iyi bir yer olabilmesi açısından, o yüzden yazılarımda erkek kadın ilişkileri ve evlilik fazlaca yer tutuyor.
İsyanımın bir nedenide son yıllarda çok fazla haksızlığa nankörlüğe uğramış olmam, bu durum beni ve yazılarımı biraz hırçın, isyankar yapıyor sanırım.

SYK:Yazılarını okurken şahsen sizin yüz ifadenizi bile görüyor gibi oluyorum. Çok derin hislerle yazdığınız o kadar belli ki. Bu arada blog resminde dikkatimi çeken bir şey var. Mavi bir denizin karşısında bir kumsal ve iki tane boş şezlog var. Şezloglar neden boş? Bu resim ne gibi bir mesaj içeriyor?

O.K.A: Hımm burda ilk defa bu özelimi paylaşmış olacağım. Resim bir mesaj içermiyor bir özlem içeriyor. Ruhla, yürekle, benlikle, emin olma duygusu ve tutkulu bir sevgiyle sıcak sımsıcak bir yuva, ve o yuvada oluşturacağım huzurlu bir dünya özlemim var, bu resmi bunlar ve o insan dolduracak eğer Allah nasip ederse.

SYK:Ne güzel ifade ettiğiniz bu resimle alâkalı özleminizi. İnşallah diyorum. Yaşadığımız sürece hayatta olmayacak diye bir şey yoktur. Bence Tüm arzularınız olacak.
Ne zaman dan beri blog yazıyor sunuz? Blogunuza ilgi ve tepkiler nasıl?

O.K.A: Yanlış hatırlamıyorsam geçen sene Mayıs ayı gibiydi başladım blog yazmaya. Doğrusu şimdiye kadar kötü bir tepki almadım aksine güzel yaklaşımlar var ve bu beni mutlu ediyor

SYK: Sizinle hemen hemen aynı dönemde başlamışım yazmaya.
Blogunuz da güncel önemli mesaj içeren yazılarınızn yanında şiilerinizi de beğenerek okuyorum. Şiirlerinizde bir iç döküş sessiz bir fırtına esintisi var. Siz şiir yazarken paylaşırken o an için nasıl bir ruh hali içinde oluyor sunuz?

O.K.A:Yukarıda dediğim gibi bu tespitinizde çok haklısınız. Müthiş bir fırtına var aslında içimde ve elimden birşey gelmemesi beni çok kahrediyor. Hem kendim hem insanlık için bunu söylüyorum. Geçen hafta bir anne bebeğini sokağa bırakıyor ve bebek soğuktan donarak ölüyor, ve yeni bir haber bir baba 3aylık bebeğini döverek öldürüyor. İnanılacak gibi şeyler değil bunlar, düşünün arkadaşlar hemen hepimizin bu Dünyada yavruları var, ya da sahip olacaklar var, bu dünyayamı getirdik biz çocuklarımızı?
Anlatabiliyormuyum? Büyük sorumluluk hissediyorum çocuklarım ve çocuklar için yeni nesil için. Sözlerim şiirlerim aşk adına veya hayat adına herşeyim içinde bu çaresizliği ve hüznü barındırıyor.

SYK: O kadar haklısınız ki diyecek başka söz yok aslında. Şunu ifade edeyim ki, Siz bir baba olarak bu haberlere dayanamıyorsunuz. Ben bir anne olarak bu tür haberleri artık izleyemiyorum çünkü, psikolojim bozuluyor ve o gece kabuslar görüyorum. Yazık demekten öteye gidemiyorum.
Sayın Onuncu Köyün Adamı, Bazı yazılarınızda kadın erkek ilişkileri ve kadınlara yönelik egitsel yazılarınız var. Mesela Kadınların güçlü olması gerektiğini savunanlardansınız. Siz yazılarınızda çoğu kez yazdınız belki ama bir kez daha burada açıklar mısınız? Kadınlar neden daha güçlü olmalı?

O.K.A: Evet bir çok yazımda kadın erkek ilişkisi var, evliliklerin katlanılan kurumlar haline gelmesi çok acı, zira bunu iyi biliyorum. Burda bunları yazmanın kimseye pek bir faydası olmadığını biliyorum ama yinede bir iç döküş bu. Keşke katkım olabilse tecrübelerimle. Kadınlar daha güçlü olmalı çünkü onlar güçsüz oldukça bu durum erkeklerin işine yarıyor, daha umursamaz oluyor, daha rahat aldatıyor ve kadını aciz duruma düşürüyor. Bunu dediğim için bağışlayın fakat kendim yaşadım bazısı buna müstehak sözüm bunlardan dışarı, hak etmediği halde, aslında mutlu olmayı hak ettiği halde çaresizlikten adam bile denmeyecek erkeklerin yanında hayatı boşa giden çok kadın var. Adam adam olmayınca, kadın güçsüz ve bu halde olunca aile kurumu iyice kötü hal alıyor, o ortamda yetişen çocuk, ayrılmış bir ailenin çocuğundan çok daha kötü etkilenebiliyor. Düşünün, o çocukki babasının annesini aldattığını biliyor ama annesi hala orda, veya anne tokatlanıyor aşağılanıyor, böyle aile aile olmaktan çıkıyor. Bence bir kadın erkekten çok daha onurlu olmalı, özellikle hayatın içinde ekonomik açıdan güçlü ve duruşu olan bir birey olmalı. Ben kadına şöyle bakıyorum; Allah can veriyor ve bu canı bir kadın dünyaya getiriyor...bunu düşündüğümde sarsılıyorum, ve diyorumki, ne bir erkek kadını düşürmeli ezmeli, nede kadın düşürülmeye esir olmaya izin vermeli. Birbirine hayatı zorlaştırmayan kolaylaştıran bir anlayışa sahip olmalı karı koca, samimi bir dost, arkadaş sevgili olmalı eşler, bir yarış içinde değil dayanışma daha güzeli yaşama noktasında olmalı..Yani bir ütopya benimkisi..

SYK: Evliliklerin katlanılan bir kurum haline gelmesi, tespiti son derece doğru. Ve Söylediğiniz her kelimeye sonuna kadar katılıyorum. Zaman zaman hepimiz sıkıntılı günler yaşıyoruz. Siz sıkıntılı ve hüzünlü olduğunuz zamanlarda bunu atlatmak için neler yaparsınız? Blog yazmanın dışında Uğraşlarınız hobileriniz var mı?

O.K.A: Benim yegane hobim doğa yürüyüşleridir, doğa tutkunuyum diyebilirim. Bir ormana kaybolmacasına girerim, çadır kurarım, çok zevk alır ve çok rahatlarım doğada.Doğa sporlarının hepsini severim. Deniz ayrı bir tutkumdur, denizden uzak yaşayamam gibi geliyor.Sahilde yürüyüş, balık tutmak, amatör olarak dalmak en sevdiklerimden. Toprakla uğraşmakta çok iyi gelir bana. Sinema tiyatro severim zaman zaman giderim. Eskiden çok kitap okurdum artık okuyamıyorum kendimi veremiyorum.

SYK: İşte sizin bu yazdığınız ve sevdiğiniz hobiler de benim hasret olduğum hayallerim. Bende bir deniz aşığıyım. Doğa Hayranıyım. Ama sizin kadar şanslı değilim.
Bu arada ,Blog takip ederken, dikkat ettiğiniz unsurlar var mı? Okuduğunuz bloglarla ilgili krterleriniz var mı? varsa paylaşır mısınız?

O.K.A: Yaşamı ve tecrübelerini, hislerini paylaşan bloglara biraz daha dikkat ediyorum doğrusu. Bunları çarpıcı resimlerle süsleyen, okurken samimiyeti hissettiğim çok derin bulduğum bloglar var. Fakat bunun yanı sıra yemek bloglarından da faydalanıyorum bazı gördüğüm şeyleri denemişliğim var.

SYK: Blogunuz bana biraz hüznü ifade etsede hayatta mutlaka güldüğünüz anlarda oluyordur. En çok nelere, kimlere güler siniz?

O.K.A: Doğrusu şu sıralar yazılarım içinde bulunduğum ruh halini yansıtıyor, aslında neşeli espirili biriydim eskiden. :)En çok kamera arkası film hatalarına gülüyorum ben.:) Yani doğal olan espirilere, zira filmlerdeki herşeyin kurgu olduğu beynime öyle bir işlediki kanmıyorum pek.:) Çocukken çok fazla yazlık sinema çalıştırdı babam, haddinden fazla film seyrettim ondan herhalde. :)
Çok güzel hareketler bunlar,ı seviyorum bide. :)

SYK: Bu soruyu cevaplarken gülüyorsunuz. Şunu söylemek isterim ki, Sizi güldürmek çok güzel Sizi gülerken görmek beni sevindirdi. Pekala, Blog yazmak ile ilgili plan yada yeni projeleriniz var mı? Yeni bir blog açmayı düşünür müsünüz? Yeni blogun içeriği ne olurdu?

O.K.A: Yo hayır yeni bir blog açmayı düşünmüyorum gereksiz buluyorum, paylaşmak istediğim herşeyi burda yapabilirim diye düşünüyorum. Bu sorunun zamanlaması çok güzel oldu sevgili Siyah Kelebek. Ben şöyle birşey düşündüm aslında bunu burdan tartışmaya açmak istiyorum..bizler hepimiz bir tür blog gücü oluşturamazmıyız? Dernekler gibi güzel bir birlik ve dayanışmayı hayata geçiremezmiyiz dersiniz?

SYK: Neden olmasın efendim. Tabikide olur. Ben destek veririm sonua kadar. Bence bu dileğinizi bir post olarak yazın bizde bloglarımızda paylaşalım. İnşallah neden olmasın.
Blog dünyası ile ilgili genel bir eleştiriniz var mı? Hoşlanmadığınız sevmediğiniz faktörler var mı blog caimasıyla alakalı?

O.K.A Blog dünyası hayatın bir yansıması tabiki eleştirecek şeyler burdada var. Blogdan bloga gezerken yazıları müstehcen, açık sözlülüğü terbiyesizlik noktasında kullananlar gördüm. Tabiki bu da bir tercih, herkes bir şekilde kendine hitap eden grubunu buluyor neticede.

SYK: Her kez herkezi izleyecek diye bir şey yok.Bir arkadaşım demişti uzun zaman önce. Sizin gibi düşünüyordum bende Ama bana dedi ki, burası serpest piyasa, serbest kürsü. İsteyen istediğini yazar ve mutlaka okuyucusu bulur demişti. Sizin cevabınızda bunu doğruluyor.
Sevgili onuncu köyün adamı, bu soruları hazılamadan önce blogunu gezdim eski yazılarınıza da bir göz attım. Şunu anladım ki insana, İnsanlara değer veren ve her kişinin mutlu olmasını arzulayan bir kişisiniz. Sohpetimizin sonuna yaklaşırken, İnsanlara genel olarak ne mesaj vermek istersiniz?

O.K.A Çok haklısınız, yukarda dediğim gibi son yıllarda akla hayale gelmeyecek insan onuruna yakışmayan şeyler gördüğüm için, onur, gurur, şahsiyet, ve insan ilişkileri unsuruna kafayı takmış durumdayım. İnsanların bir başkasına ızdırap vermemesini istiyorum, bu mümkün değil biliyorum, hele insanlıktan gittikçe uzaklaştığımız şu dünyada daha zor ama yinede insanın silkinip kendine gelmesini istiyorum. Kimse kimseye yalancı aşklar yaşatmasın, ikiyüzlülük yapmasın, onuruyla oynamasın, menfaati için bir insanı harcamasın, maskeyle dolaşmasın, vicdansız onursuz birine iyi diyecek zavallılık içinde olmasın, iyi insanın iyiniyetini suistimal etmesin, çocuklar sağlıklı ortamlarda yetişsin. Toplumun içinde Aile bir çekirdek, ve çekirdek bozulunca meyvede bozuluyor!

SYK: Çok haklısınız çokk.
Pekala, biz blog camiasına, bizi okuyan tüm blog yazarlarınada bir mesajınız olacak mı?

O.K.A: Böylesi bir mesaj vermek haddim değil, burda yüreği çok güzel insanlar var, bunu görmekten, hissetmekten, yazdıklarından, görselliklerinden, emeklerinden faydalandığım için hepsine teşekkür ediyorum.

SYK: EFendim size bu samimi sohbet için teşekkür etmeden önce Röportajımız hakkında da bir kaç yorum alabilir miyim? Sizin açınızdan bakıldığında nasıl bir sohbet oldu?

O.K.A: Efendim öyle sorular sordunuzki resmen içimi söküp aldınız.:) Sizin ilerde daha büyük tecrübelerle bir köşe yazarlığı veya söyleşileriniz söz konusu olduğunda, politikacı olsun veya sanatçı olsun, karşınıza çıkanın vay haline.

SYK: Böyle düşünmeniz beni okadar mutlu etti ki anlatamam. Bu konularla alakalı hiç bir eğitimim yok. Bizi kim görüpte yayınların da köşe yazarı yapacak ki. Hayalini bile kurmuyorum ama bu güzel sözler için çok teşekkür ederim.
Sayın Onuncu Köyün Adamı, Size bu güzel sohbet için samimi, içten, cevaplarınız için çok teşekkür ederim. Hayat boyu mutlu, sağlıklı, evlatlarınızla tüm sevdiklerinizle Güzel günler dilerim. Blogunuzu okumaya devam edeceğim. Başarılarınızın devamını dilerim. Umarım size layık bir sohbet ortamı oluşturmayı başarmışımdır. Daha nice paylaşımlarda blogdaşlar olarak el ele gönül gönüle olmak dileğimle ,Sevgi ve sağlıcakla kalın efendim.

O.K.A: Efendim ben çok teşekkür ediyorum onur duydum bu ropörtaja beni layık gördüğünüz için. Evet daha nice paylaşımlar ve dayanışmalarda hep bir birlikte olmak dileğiyle size ve bu ropörtajı okuma lütfunda bulunan herkese teşekkür ediyorum saygılarımı sunuyorum.

Eveettttttt zorlu bir röpotraj gününü de böyle güzel bir söyleşi ile tamamladık. Darısı diğer haftalara. Size okuması kolay gelesede inanın bu işi yapmak çok zor. :)) Emeğime karşılık verip okuyan yorum yazan tüm blog dostları okuyucalara sonsuz teşekkür ederim.Bu hafta da Sanal Röpotaj
'a veda ederken konuğum olan onuncı köyün Adamın dan kısa bir yazı ile veda etmek istiyorum.
Hadi kalin sağlıcakla.

YANILGILARIN TOPLAMI= YAŞAM
Yaşamadan hiçbirşey öğrenilmiyor. Yaşananlar sonunda geriye
burukluk üzüntü kalıyorsa buna şansızlık deniyor.
Mutluluk, huzur, güzelik oluyorsa büyük şans deniyor.
Bazen öğrenmek çok acı oluyor, öğreniyorsun fakat gidenler oluyor
iç dünyanda, öğrenmek kazançmı kar mı oluyor bilemiyorsun.


Büyü dediğin büyük bir hayal kırıklığı olabiliyor.
Ve hayat böyle geçiyor işte öyle değilmi? *******************************************************************************
Röportaj: Siyah Kelebek
Konuk: Onuncu köyün adamı.

19 yorum:

Unknown dedi ki...

Mesut Bey;

Gerçekten çok keyifli bir röpörtaj ol
muç.Sizi daha yakından tanımak büyük keyif.Hep kendimi neli tükenmeye yüz
tutan nesil insanı olarak görürdüm ama ropörtajınızı okuduktan sonra de
mek benim gibi bu dünyanın kirlenmiş,
insanların adeta insanlıktan çıktık ları dünyada tek değilmişim.
Sevgiler...

keditasması dedi ki...

Bir daha tebrik edelim biz de.Hayallerinize çabuk tarafından kavuşun efenim ;)

Yeşim dedi ki...

Sıkılmadan sonuna kadar okuduğum çok güzel bir röportajdı. Sevgili Siyah Kelebek çok güzel sorular sormuş ve siz de içtenlikle yanıtlamışsınız. Sizinle aynı endişeleri paylaştığımı bilmenizi isterim. Hayallerinizin en kısa zamanda gerçekleşmesini yürekten diliyorum.

ali zafer sapci dedi ki...

Uzun ama kolay okunan bir paylaşımdı. Severek okudum ve daha çok tanıdım. Teşekkürler.

mehbup dedi ki...

Tebrik ederim sizi,merak etmiştim. blog isminizi öğrenmiş oldum. çok anlamlı. Saygılar.

Adsız dedi ki...

yuregınıze saglık , zevkle okuduk röportajı.

papatya dedi ki...

Zevkle okudum.Sizi tanimak guzeldi.Ve hala kalbi, iyilik icin guzellik icin, mutluluk ve huzur icin atan insanlarin oldugunu bilmek kadar guzel birsey yok.
Hayatta butun istediklerinizin gerceklesmesi dilegiyle..
Iyi hafta sonlari.

Ece dedi ki...

günaydın:))))evet dünde okudum bugunde harıka olmus gercı siyah kelebegın tüm röpörtajları harıka ve sizin verdıgınız cevaplar hoş güzel,içten ve samimi...sizi bıraz daha tanıma fırsatımız oldu :)))
sevgı ve saygılarımla

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Çok güzel bir röportaj olmuş.Siyah kelebeğe ayrıca teşekkür edeceğim.Sizi tanımak güzeldi.Herşeyin istediğiniz gibi olması dileğiyle...

♥ .* ღ .*ѕιуαн кєℓєвєк ♥ . ღ .* ♥ dedi ki...

Başka bir pencereden okumak çok keyifli :))

Unknown dedi ki...

okurken cok keyııf aldımmm.her ıkınızın de yuregıne saglıkkk

Unknown dedi ki...

okurken cok keyııf aldımmm.her ıkınızın de yuregıne saglıkkk

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Çok çok güzel bir röportaj olmuş Mesut Bey. Siyah Kelebeği'de tebrik etmek gerekli. Blog gücü oluşturmak konusu hoşuma gitti.Düşünmek lazım ne yapabiliriz diye.

Sevgilerimle..

Mel' dedi ki...

Ne kadar güzel bir röportajdı.Gerçekten keyif aldım okurken ve blogunuzu geniş zamanda okuyabilmek için can atıyorum.Röportajı yapan arkadaşımızın bloguna da yönlenmiş oldum böylece , inşaallah takip edebilirim.
Saygılarımla.

Adsız dedi ki...

Doğrusunu söylemek gerekirse yazı bana çok uzun geldi,daha kısa ve özlü yazıları okuyabiliyorum,
başta ki deniz resmi çok anlamlı ve o haliyle çok güzel doldurulmasına gerek yok bence...

"AYRI AYRI
Ne kadar gözbebeği varsa üst üste gelse
Yine ayrı manzara,ayrı görüş herkese."
Necip Fazıl

dusunenbalik dedi ki...

Çok güzel bir röportaj olmuş.Her kelimesini keyifle okudum.Ders alınması gereken sözler barındırıyor.Herşeyi aslında sade net bir şekilde yanıtlamışsınız.
Bloğunuzu izlemeye değer buldum ve ekledim.
Saygılarımla.

MEHTAP GÜZEY ÖZCAN dedi ki...

Keyifle okudum,yeri geldi derinlere daldım yeri geldi okurken düşündüm yeri geldi hüzünlendim.Çok güzel bir röpörtaj olsun emeği gecenlerin ellerine sağlık.Bu sayede sizide iyice tanımış olduk.Ama hayat çok karışık maalesef..

Bu arada buluşma bilgileriniz gelmedi unuttunuz yine bizi :)

aysema dedi ki...

Sizi yakından tanımamızı sağlayan bu röportajı zevkle okudum. Şimdi de Siyah Kelebeğin blogunu ziyaret edeceğim. İkinizi de kutluyorum.

Adsız dedi ki...

Çook harika bir röportaj olmuş.siyah kelebeğin ve sizin emeğinize sağlık.