8 Haziran 2010 Salı

DURUSUDA KANO SAFARİ

Geçtiğimiz Pazar Durusuda bir kano gezintisi planlandı. Kudret bey planlamayı ve organizeyi yapmış herşey tamamlanmıştı..Sabah hava oldukça kapalıydı yağmur yağacağı söyleniyordu hava durumunda ama bizi durdurmadı bu. Durusuya vardığımızda hava hala kapalıydı, bizi tesisin işletmecisi Levent bey karşıladı, önce güzel bir açık büfe kahvaltı yaptık. Bizden önce gelen yaklaşık 10 kişilik bayan grubuyla biz yaban kazları grubundan başka kimseler yoktu.

Kahvaltıdan sonra tanıtım gezimiz başlıyor ve Durusu Park Yaban Hayatı Müzesine giriyoruz. Görkemli bir kulenin giriş katında bulunan av müzesinde dünyanın çeşitli yerlerinde avlanmış, içi doldurulup, ilaçlanmış 200 e yakın hayvan türü sergileniyor. Levent beyle beraber müzeyi gezerken bilgi sahibi oluyoruz, ne var ki müzede flaşlı ve flaşsız fotoğraf çekimine izin verilmiyor. 1997 yılında bugünkü yerine taşınan müzede Ali Üstay'ın 6 kıta 30 ülkeden 25 yıllık birikimini oluşturan türler elde edilmiş. Doğrusunu isterseniz etkilenmemek mümkün değil... Hayvanlar, yaşam alanlarını yansıtan kompozisyonlar arasında öylesine gizemli bir ruh taşıyorlar ki aslan, kaplan, kutup ayısı, timsah ve diğerleri sanki aniden canlanacak gibi bakıyorlar..

Daha sonra kulenin en üstüne çıkarak kuşbaşı bir seyirde etrafın doğal ve tarihi anlatımını yapıyor bizlere sevgili Levent bey. Bir zamanlar Fatih Sultan Mehmet'in dinlenme mekanı olduğunu, Durusu Gölü çevresinin babası 2. Murat'ın  avlanıp, at yetiştirdiği yer olduğunu, gölün oluşumunu ve çok çeşitli bilgiler öğreniyoruz.

Başta bahsettiğim grupta kano gezintisine geldiği için hep birlikte dışarda kanoda kürek kullanmayla ilgili kısa bir bilgilendirme yapıldıktan sonra, herkes bir kürek ve canyeleği alıyor, ordan göl kıyısına iniyoruz.
Hava bozuk ve rüzgarlı olmasına rağmen göl fazla çırpıntılı değildi, gerçi olsa bile isteyenler genede bu gezintiyi yapacaktı ve ben en baştaydım doğrusu.
Orda da kısa bir hazırlıktan sonra yüzme bilmeyenler iyi yüzme bilenlerle eşleştirildi ve ben arkada dümenci olarak yerimi alıp biri yüzme bilmeyen 2 bayan emanet edilip kano gezintisine başladık. Tek bir kano dışında 3lü gruplar halinde yerini aldı herkes, ve Levent beyin nilüfer koparmaya kalmayın çünkü çiçeği tutup çekerken birden o tarafa devrilirsiniz demesine rağmen hepimizin ilk işi bir nilüfer koparıp çiçeği yakından incelemek oldu.:)

Adeta doğadaki yemyeşil çimen gibi gölün üstünü kaplayan yemyeşil yaprakları olan nilüferlerin arasındaki gezi müthiş keyifli ve güzeldi. Arasıra kürek çekmeyi tam ayarlayamayıp sazlıkların içine girmemiz bol gülüşlü neşeli anların nedeni oluyordu.:) Çok iyi bildiğim karşı kıyıdaki bir boşluğa mola vermek üzere yanaşırken hava daha bozdu ve yağmur başladı. Moralimiz asla bozulmadı zira hepimizin yedekleri sırt çantasında vardı hazırlıklıydık, sadece turun kısa sürmesi biraz üzdü bizi zira o mola yeriden dönmeye karar verildi rehberimiz tarafından.
Mola yerindeki bir balıkçı barınağına sığındı arkadaşlar. O sırada ben, Osman bey ve Nurdan hanım göle yüzmeye girdik.:) Göl oldukça sıcaktı üstümüze düşen soğuk yağmur damlaları hiç rahatsız etmedi doğrusu o keyifli ortamda. Nurdan hanım ve Osman bey sudan çıktıktan sonra ben 10dk kadar daha gölde kaldım yüzdüm, daha sonra sadece üstü kapalı olan mekana yanlarına gittim, herkesi keyfi hala yerindeydi hatta yağmur hızlanırken bizler şarkılar türküler söylemeye başladık.:) 40dk kadar orda kaldık sanırım, yağmur biraz hafifleyince hemen kanolara binip dönüşe geçtik, şansımıza yağmur ara verdi ve bizler adeta usta birer kanocu gibi suda oyunlar oynamaya başladık:)

Karaya yanaşıp hemen kanolara karaya çektikten sonra aracımıza binip tekrar yukarı kulenin yanında çıkıp müsait bir yerde üstlerimizi değiştirdik. Karnımız açıkmıştı, çok yakındaki Balaban köyünde ufak salaş bir balık lokantası bildiğimi söyledim ve balık yemeyi teklif ettim, çoğunluğun onayıyla orda diğer gruptantan ayrılıp lokantaya doğru yola çıktık. Bu arada diğer grup çok samimi çok güzel insanlardan oluşuyordu, çekilen resimleri değişmek üzere mailler alındı verildi, grubumuzun mailleri verildi katılmak isteyenler için.

Lokantaya geldiğimizde sadece kara balık (sanırım sumak oluyor) olduğunu öğrendik, balık yasağı 10gün sonra kalkıp bollaşıyormuş.. Tamam yapın dedik, 10dk sonra güzel salatalar eşliğinde balıklarımız gelmeye başladı. Tatlı su balığı deniz balığı kadar güzel değildir aslında ama güzel olmuştu büyük çoğunluk beğendi.
Balaban köyünün meydanında güzel türk kahvesi yapan bir yer olduğunu söyledim bu sefer, herkes harikaa deyip anında gidelim dedi. Orda arkadaşlara kahvemizi çayımızı içtikten sonra, zamanın erken olduğunu görüp, 5çayı ve keki için durusuya işletmeye dönmeye karar verdik. Yağmur yer yer hızlanıp azalarak devam ediyordu bu sırada. 5çayı ve kekinden sonra İstanbula dönüşe geçtik, herkes herşeye rağmen günden memnun bir haldeydi ve yine bir sürü şarkılar türküler eşliğinde dönüşümüzü tamamladık, her zaman olduğu gibi Osman bey grubun yegane hareketlendiricisi ve neşe kaynağıydı.

Çok şükür yine güzel bir günü böylelikle tamamladık. Allah en kötü günümüzü böyle eylesin.

3 yorum:

Saglıklımutfak dedi ki...

Mesut bey vallahi ne kadar güzel geziyorsunuz. Hayran olmamak elde değil. Nilüferde harika çıkmış resimde. Selamlar

NiLaY dedi ki...

gerçekten süper bir gün geçirmişsiniz, keyfiniz fotoğraflardan yansımış :)

Adsız dedi ki...

Merhabalar efendim,
Durusuda Kano Safariniz de yaşanmaya değer eğlenceli bir safari olmuş. Emin olun siz de o gün stres falan kalmamıştır. Bence bir ömür çektiğiniz tüm sıkıntıları unutmuşunuzdur. Bunu zaten insan bedeninin kimyasından hissediyor. Yüksek adrenalin de insana çok iyi geliyor.