10 Haziran 2010 Perşembe

DEĞİŞİYORUM, DEĞİŞTİRİYORUM..

Şu sıralar bir silkelenme bir değişim yaşamaya çalışıyorum. Bazı şeyleri anlamaya çalışıyorum, ya da anlamaktan vazgeçip umursamamaya çalışıyorum, boşveriyorum. Hayatın gerçekleri ile, hayatın olması gerekenleri arasındaki farkı anlamaya, hangisini dikkate almak gerektiğini beynime kazımaya çalışıyorum, çünkü düne kadar hayatın gerçeklerini umursamayıp olması gerekeni yaşamaya çalışıyordum inatla. Örneğin bir insan, değer verdiği insanı samimi duygularla sevmeli, emek vermeli, duygularını açmakta hesap yapmamalı, içten olmalı gibi şeyleri olması gerekenler diye düşünürdüm..bir çok insan, şımarır, yaranamazsın, şu bu diyerek aksini söylerken...
Ya doğruymuş, ya ben yanlış insanlara denk geliyorum, ya da ben kendimi bir halt sanıyorum. Zira aklın mantığın almadığı şeyler artık iyice canımı sıkmaya başladı. Bir taraf ne kadar özveriliyse karşı taraf o kadar hoyrat oluyor, ama genede herşey gayet güzel gidiyor, ee bu olması gereken değil ki şimdi..ama hayatın gerçeği işte. Zaten artık aşka inanmadığımı şansa inandığımı yazmıştım daha önce. Tamam aşk var..ama aşk vaar aşk varr. Karşındaki kıymetini bilmedikten sonra başka birşeyin kıymeti varmı? Adam atıyor aldatıyor kadın gene seviyor, adam bencil çalışmıyor kadın çalışıyor olsun o benim erim diyor.. Anlatabiliyormuyum?

Aşka gelirsek..Diyelim severek aşkla başladın ama karşı taraf aldattı, e bu aşk olamazki sen istediğin kadar bir isim koymak adına aşk de. Veya diyelim aşkla başladın, aşk var gibi gitti, ama sonra o çekti gitti, e buda aşk olamaz.. Bir yürek kaç aşk yaşayabilir allah aşkına? Gerçek Aşk bambaşkadır, yaşadığın bu değilse hiçbir kıymeti yoktur bana göre. Hep dediğim gibi gerçek olanı sonu belirler. Şansın yoksa ne yaparsan yap hep yalancı aşk-LAR yaşarsın, şansın yoksa ağzınla kuş tutsan yaranamazsın, şansın yoksa kendini paralasan emek versen hepsi boşuna...gelde şimdi aşka aşk diye bak da yaşa.. Değişiyorum, değiştiriyorum...

Eskiden yanlış gördüğüm şeylerde her ne pahasına olursa olsun tepki gösterirdim, haksızlığa uğrayanın yanında olurdum, yanında olduklarımdan kimse yanımda yok?! Hala mazlumu ezene fırsat vermem ama artık eskisi gibi herşeye burnumu sokmayacağım. Yok hiç gerek yok. Eskiden Can Dündarı sever yazılarını koyardım postlara, adam aşkı kadını ne anlatırdı ama...e bu adam karısını aldattı! Geçen gün şu rezil isralin baskınıyla ilgili, israilden bir hükümet sözcüsüyle söyleşi yaptı programında, 9 masum insanımızı uluslararası karasularda öldüren 19 yaşında Furkanımızı öldüren rezil devletin rezil sözcüsü Ülkemizi suçladı, büyük bir arsız ve yüzsüzlükle neler söyledi ve Can Dündar pısırığı tek kelime edemedi! Şimdi ben bu adamımı bir adam sanacağım yani! Çevremde bakıyorum da bu konuda dünyanın lafını ahkamını edenler, onlara israil mallarıdan oluşan listeyi gösterdiğim halde aynen kullanmaya, yemeye içmeye devam ediyorlar, acaip bir şey!

Bir insanın iyiliği için uğraşıyordum bir dönem, o kişi bana sanane mesihmisin sen, senmi dünyayı kurtaracaksın demişti..haklıydı..banane aslında, bırak insanlar kendi akıllansın, kim kendini neye müstehak görüyorsa öyle yaşasın, kimse uzayda yaşamıyor, insan dediğin ademden bu yana binlerce yıllık evrimin eseri, akıllı olsun, aldanmasın, hayvana insan demesin, kör olmasın, banane..  Değişiyorum, değiştiriyorum..

Sonsözüm hala belli değil ama önsüzümü değiştiriyorum, "doğruyu söylemek adına son köye yerleşmiştim" demiştim, şimdi bundan vazgeçiyorum. Çok uç bir çirkinlik, hata olmadıktan sonra susmayı tercih ediyorum artık. Her insan hata yapar, ama benim nazarımda, samimi bir şekilde pişmanım deyip boynunu eğen insan temizlenmiştir, bitmiştir, ötesi olmaz. Bir hata, ve hata sonrasında hata ettim, şu yüzden oldu, pişmanım dedikten sonra dışlanıyorsan hemen, o zaman neden hep hata yapmamaya çalışıyoruzki. Önemli olan dersini almak değilmidir, aldıktan sonra bile değişen birşey yoksa....  Değişiyorum değiştiriyorum...

Huzur içinde insan gibi onuruyla yaşamak isteyen, olursa hayalleri özlemleri ile yaşamak isteyen, olmazsa da boynu kılan ince anlayışında kadere inanan Allahın verdiklerine şükreden, zorlamayla birşeyin olmadığını gören bir noktadayım artık. Daha önce de dediğim gibi, huzur içinde, gezi, çiçek, böcek, çorba, börek çörek
en iyisi. Kendimi bildim bileli Maviyi tutkuyla severim, mavi denizi, mavi gökyüzünü, maviyi herşeyde severim.
Ayrıca doğa tutkunuyum çocukluğumdan beri, çocukluğumda evimize1-2km uzaktaki çamlığa kaçardım her fırsatta, bir ağacım vardı üstüne çıkar geçen trenleri seyrederdim, denizi seyrederdim, huzur bulurdum.
Şimdi MAVİ TUTKUyu tercih ediyorum, bunun içinde doğa tutkusunu ve huzuru katarak.
Değişiyorum değiştirdim...

5 yorum:

Siyah Gül.... dedi ki...

doğru söze ne denir ki..şuan içinde olduğum ama bir türlü itiraf edemediklerimi resmen yazmışsın...gerçekten süper olmuş..elline sağlık deyeyim son olarak....

SeViL ( sevdalitatlar ) dedi ki...

Yaşam insanı öyle bir törpülüyor ki her konuda değişimler kaçınılmaz oluyor.
Değer verilen öğeler bile tek tek bizi terk eder oluyor.
Bazen geçmişi arkamızda bırakıp geleceğe bakmak gerekıyor buda değişimdir..
Umarım Mavi Tutku değişimlerin sana her daim artılar sunar...

Deliler Teknesi dedi ki...

En iyisini yapıyorsun arkadaşım... Bırakıver olayları kendi haline... Duyarsız ol anlamında değil bu... Fazla takma demek istiyorum yani... Herkesin iyisi, kötüsü, doğrusu, yanlışı kendine... Başını gökyüzüne kaldırıp maviliklerde iç huzurunu görebiliyorsan mesele yok demektir... Selam ve sevgiler.

Sazan dedi ki...

Sevgili Mavi Tutku, bak hemen nasıl da adapte oldum, sen eğer bir süre suya sabuna dokunmak istemezsen, bize düşen onları olabildiğince senden uzak tutmak. Son yazımda senden bahsettim, sanırım benim inanma ihtiyacım var yoksa onca yaşanandan sonra güven duygum yerle bir oldu ama, iyiliğe, güzelliğe, yardıma, aşka inanmak istiyorum. Dedim ya, ihtiyaç sanırım.

Sözü tam hatırlamıyorum ama talep edilmeden yapılan iyiliğin kıymeti olmuyor gibi bi şey okumultum.

Şöyle anlayalım, sen azıcık dinlen, dinlenirken at kendini doğaya ama kararlar almak için acele etmesen? Bi süre dursan, durulsan.

Bunları yazmak ne haddine der misin acaba bana? Ben inanmayı seçtim, huzurlu kılıyor beni.

İyi ol, iyi kal...

Nurcan Örtügen Gök dedi ki...

Hiçbir şey değişmiyor aslında. Hepimiz herşey evrende doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. AŞK'lar da.... Zaman zaman farkında oluyoruz, zaman zaman olamıyor, olmuyoruz. Çeşitli endişelere kurban biçimde yaşlanmak yerine çürüyoruz. Farkında varabildiğimiz ölçüde yaşlanarak yaşıyor, eskimiyoruz.