Bazıları hayatı bir oyuna benzetir.
Bir oyunla, onun kurallarıyla açıklamaya çalışır. Benzettiği oyunun kurallarının da hayatta geçerliliği üzerine bağlantı kurmaya, hayatı bu oyunun kuralıyla oynamanın güzelliğine ve doğruluğuna inanır. Böylece keyif alacağımızı söyler…
Oyun oynamak için oyuncu olmak gerektiğini söyler…
Haliyle bir çeşit yarışmaya dönüşen hayatta kazanmak, rekabet, rakip kavramları ortaya çıkar. Kuralları olan büyük bir HAYAT OYUNU…
“Oyunun kuralı budur” diyerek başlarlar hayat oyununa…
Kimi hayatı briçe benzetir; kuralları briç kurallarına uydurur. Yorumlamak için ise zekâ gerektiğini söyler…
Kimi futbola benzetir; takım oyunu olduğunu söyler, sportmenlik gerektiğini ve takım kurallarına uyulması halinde kazanılacağını söyler.
Kimileri satranca benzetir; hamlelerin düzgün oynandığında kazanılacağından bahseder. Kendini rakibin yerine koyup, onun gibi düşünüp, önceden onun hamlelerini tahlil edip hamle yapılması gerektiğini söyler.
Kimi tavlaya benzetir; şans faktörünü önemseyerek şansların ve fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyler.
Kimi tiyatroya benzetir; en çok alkışı almak için rolün en güzel şekilde yapılması gerektiğini söyler, vb. daha nice oyunlar ve kurallar…
Bu oyunların kötü ya da zararlı olduklarını söylemiyorum. Oyun olarak kaldıkları, Oyun olarak görüldükleri sürece, keyif alındıkları sürece sorun yok…
Dedik ya, kazanma üzerine rekabet üzerine kurulunca haliyle ve çoğunlukla rekabet savaşa dönüşür, rakip ise düşmana… Oyun da oyun olmaktan çıkar.
Savaş oyununa dönüşür sonra da…
Kimse de savaştan, oyundan aldığı keyfi alamaz haliyle…
Sık sık blöf yapan, yanlış yorumlar yapan, briççiler,
Sık sık faul yapan futbolcular,
Sık sık başkası gibi düşünmeye çalışan satranççılar,
Sık sık zar tutan tavlacılar,
Sık sık rol yapan tiyatrocular…
Bir şekilde kabul ettikleri oyunun birer oyuncusu olmaktan çıkıp oyuncağı olmuştur artık…
Bakmayın aslında oyuna kaptırmışlardır kendilerini. Kendi oyunlarına ya da başkalarının oyununa… Yani oyuna gelmişlerdir. Oyuna getirilmişlerdir. Oyuncak olmuşlardır.
Yani keyif de almazlar artık oyunlarından…
Bu da HAYATIN OYUNUDUR onlara.
Zaten “oyunun kuralı budur” derken de belliydi oyuncak olacakları… Evet, hayat oyundur. Gerçek değildir. Ama hayat oyunu hiç değildir. OYUN HAYATIDIR. Oyalanmak için… Oynayabilirsiniz, oyalanabilirsiniz, oynaşabilirsiniz de…
Oyuncak olmadığınız sürece…
(Alıntı) (K.DURAK)
22 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
Merhabalae geri dönmenize çokkk sevindim.Bu güzel ve anlamlı yazıyı paylaştığınız için de sağolun:)
Mesut bey hoşgeldiniz baya özlemişiz
sizi:))Hayatın kuralları evet ama biz
onun kurallarına göre yaşıyoruz bence
Yine harika bir paylaşım sevgiler...
İlginç ve keyifli bir yazıydı.
Dahası hayat üzerine bir kaç satır eklemeye gerek bıraktırmayan bir yazı. Öyle ya! ''Hayat bir oyun sahnesi''
Yahut beyaz perdede oynayan düşler...
Kader denilen senaryo, üzerimize yapıştırılan roller ise kimi zaman bize ters, bazen başkasının rolüne imrenti, öfke, adaletsizlik ve sanırım oyunu kaybetme korkusu.
Selamlar
geldıgıne sevındım
hayat bır tıyatro olduguna gore bu oyunlar okadar normalkı belkı..
Esselamü aleyküm.. Yazınız çok güzeldi kardeşim, emeğinize sağlık..
Hayat bip perde bizde birer oyuncuyuz, önemli olan rolünü iyi oynamak :))
Baki sevgi ve saygılarımla..
merhabal hoş geldiniz
hayat=oyun
oyun=hayat sevgi ve dostlukla..
Biz baştan kaybettik. Oyuncak olduk bile.
Hem de en değersiz oyuncaklar satranç tahtasındaki piyonlar...
Bu arada hoşgeldiniz. :))
Geri dönmenize çok memnun oldum.Hoşgeldiniz.
kamikaze; Aslında daha uzun bir dönem olabilirdi hatta bir ara hiç dönmemeyi bile düşündüm fakat canımı sıkan insanın her zamanki sorumsuzluğu ve yanlış düşüncelerini görünce kendime her anlamda bir kez daha kızdım vede hiç değilse burda içimi dökmeyi dejarz olmayı istedim.
Nette gezerken rastladım bu yazıya beğendim ve paylaşmak istedim beğenmenize sevindim.
Teşekkür ederim.
derya; Hoşbuldum çok teşekkür ederim çok incesiniz. Hayatın kuralı, kuralsızlığı olmuş artık sanırım. Ummandığınız insan veya insanlar öylesine başka çıkıyorki size ezberinizi bile bozduruyorlar.
Sevgiler..
Newbahar; Okuduğumda beğendim bu yazıyı, banada farklı geldi.
Hayat acaip bir oyun sahnesi, bazı sahnelerde şerefsizler başrolde, bazılarında hak etmeyenler figüran..ne denebilirki acaip işte.
Selamlar saygılar..
Pırıltılı cadı; Teşekkür ederim sağolun. aslında haklısınız, bizler şöyle, böyle olmamalı diyoruz fakat her türden insan var hayatta, ancak hayat oyunu başka bir oyun, acı, hayalkırıklığı, sahneyi değil hayatı bitirebiliyor alt üst edebiliyor kişiyi.
derkenar; Vealeyküm selam. Alıntıydı ama bende beğendim o yüzdenpaylaşmak istedim.
Haklısınız hepimiz oyuncuyuz önemli olan rolü iyi oynamak ve oyuncak olmamak.
Selam ve saygılar..
bilge; Merhaba, hoşbuldum teşekkür ederim. Hayatmı oyun oyunmu hayat bilmiyorum ama hayat bazen çok saçma ya.
Dostlukla..
mr_lonely; Aslında haklı olabilirsin varya, bazı insanlar baştan kaybediyor, en umulmadık insanlar insan denmeyecek varlıklar
öyle bir kazanıyorki her anlamda.
Ne denebilir bilmiyorum ahiretmi daha iyi olacak, onlar ordamı çekecek...
Hoşbuldum kardeşim sağol..
ÇOBAN YILDIZI; Çok teşekkür ederim sağolun. Hoşbuldum.
Tekrar hoşgeldiniz. İnsan doğar, yaşar ve ölür. Gördünüz mü bakın ne kadar basit ve öz bir açıklama. Yazınızda bahsettiğiniz gibi geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan bu hayatı da kurallarına göre yaşamak zorundayız, yoksa anarşi çıkar. Elbette oyunun kuralını iyi bilen de oyunu götürüyor.
Bu güzel paylaşımınız için kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Hoşgeldiniz ve iyiki daha fazla uzatmadınız;)Güzel yazılarınızdan bizleri daha fazla mahrum etmediğiniz ve güzel paylaşımınız için teşekkür eder elinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Bu arada hatırlarsanız blogcanlar buluşmasında bir karakalem çalışmamdan bahsetmiştik işte onu yayınladım siz buralarda yoktunuz o nedenle görememiş olabilirsiniz diye düşündüm. Eğer görmediyseniz 14 Ocak tarihli kaydıma bakabilirsiniz. Esenlikler dilerim...
Yorum Gönder