16 Ekim 2009 Cuma

Mutlu olmayı öğrenmek..mi. Kader, kısmetmi..


Hayat mutlu olacağınız şeyleri sizin karşınıza çıkarmıyorsa, o ortamı
oluşturmuyorsa siz mutlu olmayı öğrenmek zorunda
kalmıyormusunuz acaba? Öğrenmek...
Daha kötülere bakarak, belki şükrederek elindekilerle yetinerek,
ama aslında içerde biryerde özlemlerle hayatı tüketmek.

Acı olan şu ki hayatı tüketirken taşıdığınız katmak istediğiniz
özlemler hayallerde tükeniyor birer birer, hayat herkese herşeyi
sunmuyor maalesef. Somaliye, Afganistana bakıp şükür demek güzel
ama gerçekler değişmiyor ki yanınızda sizin koşullarınızda olan
insanlar hatta sizin kadar insan olamayan insanlar sizden çok
fazlasını yaşıyor bir şekilde.. Elden birşey gelmeyip beklemek,
ummak, umut ederek yaşamak...

Umut edilenler, yaşamak istenenler hayatın hangi diliminde hangi
yaş sayısında gelirse tamamdır? 30iyimi, 40iyimi, 45nasıl, ya 50..?
Bindiğiniz hayat treninde camdan seyrettikleriniz gittikçe daha
güzelleşebilir diye umut ederken ya buzul, veya çöl alanlarına
gidiyorsa tren, kaderinizin ve tamamlanacak yolculuğu buysa?
Ürkütücü değilmi? Dilerim değildir. Ne benim, ne de kimsenin...

8 yorum:

Çınar dedi ki...

Umut ettiklerimizi gerçekleştirmek elimizde olsa da, desek şu yaşta diye (Yaş 50 olunca 40 yaşında gerçekleşsin deme şansımız da çoktan kaybolmuştur ya) ama gerçekleşse zaten umut edilen olmaktan çıkar elimizdeki olur. İyisi mi elimizdekilerin ne değerli olduğunu bilsek te onlardan da olunca kıymet bilemedik diye hayıflanmasak. (Sağlık aile evlatlar anne baba gibi) Parayla sahip olunamayan ama parası olup ta bunlara sahip olamayan bir çok insan olduğunu düşünüp ne zengin olduğumuzu farketsek. Ya da sevgisiz, bakışlarında bile nefret olan insanların yanında, en güzeline, sevgi ile atan bir kalbe sahip olmanın en büyük zenginlik olduğunu bilerek mutlu olsak...


Sevgiler

Unknown dedi ki...

Harika bir yazı...Ben kadere çok inanan bir insanım.Bazı şeyler ne kadarda istesek kader dışında ger
çekleşmiyor.Tabii şuda bir gerçek
her şerde mutlaka bir hayır var.Pol
yannacılık oynamakta faydalı tabii ben kendi adıma öyleyim teşekkürler

colors of angel dedi ki...

Hayatta herşeyin bir nedeni olduğunu düşünenlerdenim. Sebepsiz değil olan hiçbirşey...bazen bir tanışma bazen bir ayrılık bazen bir telefon bir başka şeye götürebiliyor...seçenekler çıkıyor ve bizler seçimlerimizi yapıp onları yaşıyoruz.

MAVİ TUTKU dedi ki...

@Çınar; Ah bir umut ettiğimize ulaşsak da elimizde olan olsa.Sağlıklı evlada, anne babaya, ve kendi sağlımıza şüphesiz şükür ediyorum, ediyoruz, ama ne demek istediğimi anladığınızdan eminim.
Teşekkür ederim.

@Derya; Ben pek polyannacılık oynayamıyorum doğrusu, gerçekleri görmezden gelemiyorum. Polyannacılık oynarken umutlar zayıflıyor tam bir teslimiyet oluyor sanki.
Teşekkür ederim.

@colors of angel; Hayatta herşeyin muhakkak bir nedeni varmı bilmiyorum, bundan emin değilim. Fakat bildiğim şu ki hayatta her yaşadığımız bir tecrübeye sahip kılarken, birşeyler katarken birşeyleri götürüyor.
Teşekkür ederim.

Arzu Breda dedi ki...

Merhaba Doğrucu Davut;

Hayatta polyannacılık oynamak, acı ve keder karşısında boyun eğip, tevekkül etmek, daha kötüleri görüp şükretmek, bunların hepsi, insanların mutlu olmak, elinden gelmeyen bazı şeyler karşında büyük hayal kırıklıkları, dayanma gücünün kalmaması gibi olumsuzlukları önlemek için, yapması, en azından yapmaya çalışması gereken şeyler olmalıdır.

Ancak, bunun yanında, hayatın da her zaman toz pembe olmadığını ve zaman zaman önümüze bir çok engellerin çıkacağını, yolumuza dikenli ve engebelerin çıkcağını da düşünmek zorundayız.
Bu engeller karşısında yılmadan, mücadele etmeli ve isteklerimizi gerçekleştirmek için, büyük bir azim ve kararlılık içinde olmalıyız.
Çünkü, hayat tatlı, güzel, zevkli ve iyi olduğu kadar, bu saydıklarımızın tam zıttı olanlarla dolu..
Bu zıtlıklar var olduğu için ve bu zıtlıklar arasından iyi ve güzeli seçme özgürlüğü tanımıştır, yaşam bizlere..
Doğru yolda ve doğrulardan yana olduğun sürece, arada bazı tökezlemeler olsa bile, senin mücadele gücün ve azmine bağlı olarak, başaramıyacağın bir iş ve ulaşamayacağın basamak ve düzey olmayacaktır.

İnan ki, hiç bir insanın içini bilemezsin..
O mutlu ve refah içinde gördüğün kişilerin mutlulukları da, çoğunlukla yalancı bir mutluluk ve dudaklarındaki de, sahte bir gülümsemedir..

Umut etmek, insanı her zaman dinç ve diri tutar..
Ancak, umut ederken de mücadeleden vazgeçilmemelidir..
Oturup bekleyerek, bir şeyleri umut etmek, en büyük tehlikedir..
Elimden bir şey gelmiyor diye bir kavram, asla söz konusu olamaz..
İnsanoğlunun elinden gelmeyen, elinden kurtulan hiç bir şey olamaz..
Yeter ki, cesaretini ve azmini kaybetmeden, istediği işin üzerine gitsin..

Bu söylediklerim sadece benim kuru düşüncelerim değildir..
Etrafımızda, bu şekilde başarıya imza atmış kişiler mevcut ve istediklerini başarmışlardır..

Lütfen, böyle karamsar düşüncelerden kurtul, istek ve taleplerin için, mücadele et..
Sonunda isteklerine kavucağına ve başaracağına kesinlikle eminim..

Sana şimdiden kolay gelsin diyor ve başarılar diliyorum.. :)

Sevgilerimle..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

mutlu olmayı öğrenmek mi ?bu olsa olsa yetinmek kabullenmek olur...hoş mutluluğun kesin bir tanımı yok sanırım.bence "an" larda.."an" ları kaçırmamak dileğiyle...

Adsız dedi ki...

Öncelikle bloğunuz hayırlı olsun ve başarılar...
Ne güzelki bazı olayların farkına varabilmiş nadir insanlardansınız ki bu biler bir farktır..Diğerlerinden bir adım öndesiniz.Siz seçilmişsiniz..Umut ettiklerinizi hayat kimi zaman size vermez ama daha iyisini farkederseniz gümüş tepsiyle sunar ki farkedebilene aşkolsun...

Sevgiler..

MELİS dedi ki...

Bazıları doğuştan mutlu dünyaya
geliyorlar.Sınıfsal olarak gerçek
mutlu olduklarını sorgulamak gerçek
bakış açısıyla çok zor.Her konuda,
buna sevgi de dahil paylaşabilen ve
idealleri için mücadele veren insanların mutlu olduğuna inanıyorum.Gerçek hayatta da bunu
gözlemledim.Sanal alemde üç beş
dostu olanlarla,örgütlü kitlelerin
içinde yüzlerce arkadaşı olanların
mutlulukları gibi...
Sevgiler