Bir yastıkta kocamak deyimi eskilerde kaldı. Artık iki yastıklı
yataklar var, aynı yatakda, aynı evde, ayrı yüreklere dönüşen
evlilikler bitiyor.
Bitiyor çünkü neden evlendiklerini bilmiyorlar... Bitiyor çünkü
umdukları çıkmıyor.... Bitiyor çünkü tensel çekimin en önemli
şey olduğunu sanıyorlar....Bitiyor çünkü aşk sevgi için değil
belirli karşılıklı çıkar için evleniyorlar... Bitiyor çünkü arada
anlayış değil o anki sex dürtüsü olduğundan evleniyorlar.
Bitiyor çünkü evliliğin anlamını bilmiyorlar.
İnsanlar birbirlerini tam tanımadan evleniyor. Yada evlenene
kadar tanıyamıyorlar birbirlerini çünkü psikolojide ki deyim
olarak bir maske ile karşılaşıyorlar. Kız erkeğin erkek kızın
boşanmalarına neden olacak o hatalarını göremiyor çünkü
karşı taraf bunu örtüyor. Evlenmeden önce müthiş anlayışlı
görünen taraf nedense birden değişiyor.Karşı tarafada bu mu
benim sevdiğim aşık olduğum kadın/erkek demek düşüyor...
En sok görülen nedenlerden bir tanesi ihanetdir. Bunun
dışından herhangi bir fiziksel şiddet veya sözlerle aşağılama,
azımsama da ciddi boşanma sebeplerindendir. Gerçek
sevginin saygının olduğu evliliklerde bundan söz edilebilirmi?
Saçma bir anlamı olan mantık evlilikleri yürümüyor.
"Sadece" ten kokusuna tav olanlar o ten kokusuna alışınca
değişik tenleri arıyor zaten gerçek temellere oturmamış
sevginin saygının gerçekliği yaşanmayan evlilik yıkılıyor
ya da göstermelik oluyor...
Maalesef aldatmanın çok doğal olduğu normal karşılanması
gerektiği öncelikle medya tarafından pompalanıyor. Değerler
inanılmaz törpülenip yok edilirken masumiyet katlediliyor.
Adı var kendi olmayan bir takım kadın yazarlar ile eğlenceli
olsun diye seks konusunu aşırı işleyen bunu sıradanlaştıran
herkesle olabilir gibi gösteren bazı kadın yazarlar gençliği
dinamitliyor.
Şimdi yaşamayacaksam ne zaman denen salak düşünce
dejenere bir toplum yaratırken gerçeğin tam tersi olması
bunu yerle bir ediyor..Sevgi saygı anlayış hele hele aşk
kaçıncı sıralarda hele bir bakın ondan sonra neden artıyor
bahane aramayın... Bu dördünün temel olmadığı evlilikler
yıkılıyor, yıkılırken toplumuda temelinden sarsıyor...
Yıllar geçtikçe insanların fikirleri, zevkleri değişmekte. Kimi
aynı yönde gelişiyor kimi de tamamen zıt iki insan oluyor.
Bence bu bir sebep. Birde tabii hangi sebepten evlendiyseniz
o sebep ortadan kalkınca evlilikler biter. Aşk için evlenenlere
gelince. Aşkı yok eden ''Yalan''dır. Güven eksikliği oluştuysa
o evlilik bitmeye mahkumdur. En önemlisi saygıyı yitirmek,
ve kendine olan saygılarını yitirmekdir.
Dürüst olmalı her koşulda. Empati kurarak karşındaki insanı
anlamaya çalışmak lazım.Hoşgörü mühim tabiki ama bu tek
taraflı kalmamalı.
Evlilik büyük bir heyecanla başlanan, asla birbirini seven iki
insanın başbaşa yürütemediği, ailelerin, çevrenin, arkadaş ve
belki de komşuların bile dahil olduğu büyük bir kurum.
Nikah masasında evet diyen çiftler, zaman geçtikçe birbirlerine
hayır demeye başlarlar. Zorunluluklar, sorumluluklar, yaşam
kavgası işin içine karışır ve gelip aşkın ortasına otururlar.
Ardından kavgalar ve ayrılıklarn yaşanmaya başlar.
Evliliğe hazırlanırken, bu kurumun birden fazla boyutu olduğunu
bilmek gerekir. Evliliğin sosyal boyutu, kuralları, rolleri, duygusal
boyutu vardır. Evlilikte sorunlar yaşayan çiftlerin en önemli
sorunlarının başında iletişim gelir. Daha doğrusu iletişimsizlik!
İşte bu noktada devreye girmesi gereken kişilerin duygusal zekalarıdır.
Duygusal zeka, karşı tarafı anlayabilme, algılayabilme ve aynı
zamanda kendini ifade edebilme becerisidir. Şöyle bir
düşünürseniz, çevremizde, insanları genellikle ikiye ayırırız.
Mantıklılar, duygusallar! Mantık ağırlıklı kişileri överek yüceltir,
duygusal tepkileri yoğun olanları ise nedense küçümseriz.
Oysa atladığımız detay şudur, alınan her kararın altında
duygular yatar. İnsan, kendine yapılan eyleme karşılık
vermeden önce duygularına başvurur. Duygusundan aldığı
mesajla düşüncesini geliştirir ve düşüncesini eyleme döker.
Evlilikte empati kurmak, duygusal zekayı geliştirerek
yaşamın içine yerleştirmek son derece önemlidir. Kendinizi
karşınızdaki insanın yerine koymayı, onun gözlerinden, onun
aklından dünyaya ve olaylara bakmayı öğrenebildiğinizde;
iletişimde büyük bir adım atmış olursunuz. Sorunlar yaşamın
içinde hep var olacaktır. Evli olun ya da olmayın, problemler
doğduğunuz gün başlar ve ölene kadar sizinle beraber gelir.
Bu hayatın gerçeğidir.
(Konunun uzmanlarından, yaşayanların tecrübelerinden
ve düşüncelerimden oluşan alıntılı bir derleme)