3 Ocak 2013 Perşembe

Merhaba Blogcu Arkadaşlar..

Çok uzun süredir yazmıyordum, bloga girmiyordum bile, az önce sevgili Vişnapla sohbet ederken yazmalısın dedi, beni cesaretlendirdi.. Zira eski ben değilim, değiştim, sanki daha katıyım, sanki herşey daha anlamsız. Hıh, nedenide büyük bir Aşk. Büyük bir hayal kırıklığı. Belki herşeyin üst üste gelmesi aslında. Sevip değer verdiğim dost olmak istediğim insanların ilgisizliği de belki. Bu anlamda dost denildiğinde aklıma Vişnap geliyor.

Yarım ve sahte olan şeyleri sevmedim hiçbir zaman, belki kendimi ifadede edemedim, fakat vefasız ve nankör olmadım. Aptalca bir hassaslığım oldu insan olmak, olabimek üzerine.. Nasibini alamamış olanlara yardımcı olmak istedim. Özü iyi sandığım insanlarda gerçekten sandığımı gördüm, belki hep aptallık benimdi, belki hep anlamadım yanıldım, belki şanssızdım bilmiyorum ama sonuç olarak herşeyin anlamsızlaştığı bir noktaya geldim.

Bir kadın konsomatris olmamalı, erkeklerin içki sofrasına meze olmamalı dedim, yaşam tarzının bu olabilmesinin mümkün olamayacağını düşündüm, ama tercih söz konusu olduğunda olmadığını gördüm. Aslında hayat anlayışı isteği bu da olabiliyormuş. Yaptığı bu hatanın, veya buna benzer iğrençliklerin, eşlerinin yüzünden olduğu kılıfına sığınıp yalan ve sahte yüreklerin rahatlatıldığı, suçtan günahtan sıyrılmaya çalışanları gördüm. Merdiven silmekte tercih, eli kolu rahat durmayan üç kuruşlukların masasında olmakta..

Bir kadının, kendini aldatan kocasıyla olmaması gerektiğini düşündüm. Katmak, katlanmak arasındaki farkı bilerek. Onurunun, gururunun olması gerektiğini, bir erkeğin onu bu duruma düşürmemesi gerektiğini düşündüm, istedim.. Ne acı.. Meğer müstehakmış, insan kendini buna müstehak kılabilirmiş. İnkar etttiğim, olamaz dediğim, olmamalı dediğim şeyler gerçekten insanı alt üst ediyor. Kime güvenebilirsin böyleyken, kimi insan yerine koyabilirsin, kime inanabilirsin?

Bir kadının sevdiği kocasına nasıl sevgiyle baktığını gördüm, ona ilgisiz, yok gibi davranan kocasına. Ben farkettim içim sızladı o andaki o kadının içindeki fırtınayı, kocası farketmedi. Kadının sunduğu sevgi dolu ilgi nasılda havada kaldı..nasılda kimsesiz, öksüz. Ve işin kötüsü o adam hep böyle odun olacak ve o kadın hep bunun eksikliğiyle yaşayacak.

Bir kadın..eşi asgari ücretle çalışıyor yaklaşık 800TL.ye, 300TL.kredi ödüyor, sigarasıda var adamın, akşam kahveyede çıkıyor, eşi kış geldi kabanım yok diyor, adam para yok diyor, çocukların üstü başı yok diyor, adam para yok diyor çıkıyor gidiyor, kadın 2 oğluyla başbaşa. Yemekleri genelde patates yemeği.. Evde yapmak için incik boncuk işleri alıyor, 150TL.lik iş yapmış, bununla çocuklara birşeyler alacağım diyor. İsyan ediyor, ayda 300-400TL, gelirim olsa bu adamın yanında bir saniye durmayacağım diyor.

Üç kadın..arkadaşlarla sohbet ortamı. Konu evlilik ve kadın erkek ilişkilerine geliyor. Bu hanımlar boşanmış hanımlar, ve hep bir ağzından "artık evlenmem, bulurum birini kafama göre yaşarım" diyorlar. Daldan dala durumumu revaçta artık, Erkekler derdi bunu oysa. Değerlerden çoğunu ortamda göremiyorum, aslında hayatın içinde göremiyorum artık.

İnsan var, insan olamayan var, inanıp hayal kırıklığına uğramak var, dostum ol dediğinin seni umursamaması var, kimisinde onur var, kimisinde hiç yok ve umurunda değil, dünya yansa hasırı yanmaz insanlar var, zaaflarının zevklerin peşinde zavallı olanlar var, umursamayan çok var.
İnsan olmak, insan gibi yaşamak ne zormuş. 47 yıl oldu, görür yaşarmıyım acaba..