31 Aralık 2011 Cumartesi

2011 Fazla kabak tadı verdi, ben de çıkarken Kabak tatlısı yaptım...

2010 ve 2011 hayatımın en berbat yıllarıydı. İşte iflas, sevda da iflas. Aslında son 7 yılım berbat ötesi. Ama ben kaşındım..emek ve sevgi herşeyi çözer salaklığına düştüm. İnsanın bir iken iki olamaz gerçeğine inat yaptım. Kendimi kandırdım özlerin ve sözlerin, yaşanan hayatın farklı olabileceğini, aslında kişinin özünün iyi olabileceği, zamanın ve kişinin onu bozabileceği, ve yine zamanla eski haline, kendine yakışana dönebileceği gibi bir aptal düşünceye kapıldım. Oysa herşey o kadar basit ki. Kişinin mezhebi neye izin veriyorsa o odur. Yüreği iğrençliğe, yanlışa izin veren, ve vermeyen insan farkı başkadır. Öz falan hikaye, bu kadar basit bir şeyi göremedim. Bana hakkım olmayanları yaşatan kadar kendime de çok kızıyorum aslında. Neyse.

Gerçekten önceki yıllar kadar 2011 de baya bir kabak tadı verdi, fazla içsel muhasebe yapan biri olarak kendime geliş sürecim tam gerçekleşmese de, işimi sağlama almak için hiç yoğurt yememeyi seçmiş olmanın yanlışından çıkmak üzereyim şükür.:)

Bu kabak tadı veren yılları protesto edercesine kabak tatlısı yaptım bu gün.:) Burda bir çifçinin organik bir kabağınla baya cebelleştim, zira tam olmamış ve soyması baya zor oldu..:) Kabak büyüktü ve yarısını kullandım. Dilim dilim kestikten sonra tencereye teker teker dizdim ve her diziye bir kaşık toz şeker serptim. En üste daha fazla serptim ve kuzine sobamın üzerine koydum. Benim bir kusurum var yemek yaparken, hiç rahat durmuyorum ve birşeyler eklemek, farklı lezzetler bulmak istiyorum.:) Bunda da öyle yaptım ve üzerine köylü hanımlardan aldığım pancar pekmezinden biraz döktüm, ama gene rahat durmadım.:) Vanilyayı severim, orda gözüme ilişen vanilyayı açarak yarısını serptim bu sefer. Tabiki suyunu çekmesi uzun zaman alıyor ben de bu arada arasıra kuzinenin fırınına koydum tencereyi.:) Vee lokum gibi kabak tatlısı çıktı ortaya, ve gerçekten farklı güzel bir lezzet vardı, sadece kabak tadının olmadığı.:)

Not: Sizlerden bir ricam var..ben kabağı yumuşak değil sert seviyorum ne yapmalıyım.:)
Nacizane tavsiyelerim de var. Kesilmemiş kabak almayın, zira benimkinin alt tarafı çok ince etsiz çıktı.
Kabağın en koyu kavuniçi olanını tercih edin ve kesilmiş yere parmağınızı sürtün yavaşça, sulu olmalı ve parmağınız ne kadar yapışkan olursa o kadar iyidir. Son olarak kabuğun hemen altı asla yeşil olmamalı, kabuk ince ve kabuğa kadar aynı koyu renkte olmalı.

25 Aralık 2011 Pazar

MUTLULUĞUN FOTOĞRAFINI ÇEKTİM.:)


Abidin Dinonun çizdiği mutluğun resmi vardır ya hani, ben de fotoğrafını çektim.:) Şunlara bakarmısınız.:) Büyük oğlumun av köpeği bu, ve yavruları.. Yaklaşık 2 aylıklar ve çok tatlılar. Her sabah kaltığımda ilk işim onları büyük kafeslerinden çıkarmak ve doyurmak oluyor. Bu resimde hem ben doyurmuştum hem de anneleri emzirmişti, e güneşide buldular geriye ne kalıyor..şekerleme.:)


Yavruların dişleri oldukça çıktı artık ve emerken annelerini canını yaktıkları için anne fena kaçıyor doğrusu.. Ama burda kaçamadı.:)


Yetenek Sizsiniz programında biri çıkmıştı hani köpeği fındık yiyor diye, işte buyurun bizimki ceviz yiyor.:)



Bunlar aileye yeni katıldı. Kuşçu diye bilinen köpeklerden ve doğrusu diğerlerine göre çok daha cana yakınlar, gri olan ayakkabıları kaçırmasa iyi olacak ama.:) Şu tiplere bakın ya, ne güzeller değilmi.:)


Burda mamalarını beklerlerken.:) Kapıdan çıkmamla sıralanıyorlar anında.:) Kuşçunun sağında durana mazlum adını koydum, öyle mazlum bakıyorki.:) Biliyorsunuz İstanbulu terk etmiştim ve çocuklarım burda diye yanlarına gelerek ufak bir kasabaya yerleşmiştim. 3 tane tavuk aldım %100 organik yumurta alıyorum, köylülerden köy tereyağı alıyorum, yazın domates biber vs kendim yetiştirdim ama kış burda çok soğuk ve bir meşgale yok.. Burası çok fazla küçük geldi yaza başka bir yere kaçmayı düşünmüyor değilim, deniz de yok, canım sıkılıyor çoğu zaman, ama bunlar iyi geliyor.:)
Karşılıksız ve riyazsız seven yegane güzellikler değil mi..

18 Aralık 2011 Pazar

Ayrıldık..


Birleşmeyi paylaşmıştım bunu da paylaşmaya gerek duydum bu yüzden. Bazı arkadaşlar eski eşim sanmış, yok değildi.. O bir hataydı genç yaşta yapılmış..fakat bu bu yaşta yapılmış daha büyük hataymış meğer.

Sanırım ben insan seçmeyi bilemiyorum. Beni tanıyan bir Allahın kulundan bu güne kadar vefasız olduğumu, veya ahde vefayı bilmediğimi kimseden duymadım. Ama bilmeyenlere çok rastladım. İyiniyeti suistimal edenlere, vefasız ve nankörlere..ama böylesini görmemiştim. Hiç bir şey tek tarafın özverisiyle isteğiyle olmaz ayakta durmaz. Bir erkeğe yakışmayacak kadar var olan duygusal yanımdan nefret ediyorum..bu yüzden çok fazla değer verip hayal kırıklığına uğradığım her olayda biraz daha kendi içime çekiliyorum ve bu hoşuma gitmiyor.

Oysa istediğim şey, samimi, sevgi huzur dolu bir hayat..bunun kıymetini bilip bunlar için çaba gösteren biri için yapamayacağım şey yok..dost veya eş..böylesi bir insan....zira hayatın büyük bir dilimi geride kaldı, çocuk değilim.. Ne değerli, ne değersiz anlamak ne zormuş...

İnsanlar mı çok acaip, ben mi salağın tekiyim anlamadım!

15 Aralık 2011 Perşembe

Dün itibariyle Twitter ile tanışmış durumdayım..

Hoş burada bile uzun zamandır eskisi gibi yazamıyorum, hal böyle iken bir de twitter adresi aldım, gündemin en yoğun sosyal paylaşım sitesine dahil olup başımı göğe erdirdim.:) Yakında her telden, her dilden, her yöreden, her konudan paylaşımlarla görüşeceğiz..:)

www.twitter.com/Mesut_capkin