29 Ekim 2011 Cumartesi

Bir Çin atasözü dermiş ki..


Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun,
Belki şarkı söyleyen bir kuş gelir konar...

21 Ekim 2011 Cuma

PKK VE YANDAŞLARI KAHROLUN..!!! (EKTİR)

Saat 16.39 itibariyle ektir..

Şehit yavrularımızdan biri Trakyada Vizenin Çavuşköyünde bugün defnedildi.
Ufuk BOZKURT'un cenazesinden geldi az önce büyük oğlum.

Köyün 4 girişi varmış. 8 km.lik yolu sırf yayalar kaplamış Vizeden köye kadar olan mesafeyi. Diğer 6 Km.lik bir yolsa ise 3 şerit halinde tamamı arabalarla dolmuş. Diğer girişlerde cenazeye akın eden vadandaşlarımız tarafından tamamıyla dolmuş.

Sevgili Recep beyin dediği gibi, bence de artık icraat zamanı..tek bir şehit daha kaybedecek durum kalmadı, zaman geldide geçiyor, daha ne kadar yavrular ömrünün baharında itler köpekler tarafından yaşamı son buldurulacak, kaç ailenin evine ateşler düşecek....!!!

LANET OLASI PKK...!!!!!

Bu anneyi ve yavrusunuda siz öldürdünüz özgürlük adı altında!!!!
1993de bir köyde masum köylüleri ve bu bebeği öldürdünüz Allahsız pislikler!!!

Allahın adi ve şerefsiz kulları.. Özgürlük diyerek 26 can daha aldınız, seviniyormusunuz?!!! Bizler hala sabır ediyoruz diye cesaretleniyormusunuz?!! Sizler masum bebeleri bile öldürürken, bizler sokağa çıkıp masum, suçlu demeden sizler gibi olamıyoruz, olmuyoruz diye kendizi bir haltmı sanıyorsunuz pislikler!! Her adi eyleminizden sonra döktüğünüz kanlar üzerine sevinip eğlenirken, genç bayanı, hamile kadını, 2 yaşındaki masumu katledip, umursamayıp özgürlük davası derken kendinizi insanmı sanıyorsunuz?!!! Meclisteki pisliklerinizin "üzüntülüyüz" demesine inandığımızımı sanıyorsunuz?!!

Kürt kardeşlerimizin tepkisiz kalmasına en az bunlar kadar bizler üzülüyoruz. Siz pisliklerden kendilerini ayırmamalarına, sessiz kalmalarına üzülüyoruz. Şehit eşinin, annesinin, babasının o acı içinde bile "biz kardeşiz" demelerine karşılık sadece kürt kardeşlerimizden oluşan bir yürüşün gerçekleşmemesine üzülüyorum ben şahsen. Oysa benim can dostum bir kürt...

Siz özgürlük adı altında canlara, masumlara silah çeken katleden pislikler, şunu bilin ki;

BİZİM DİRİMİZ ASKER, ÖLÜMÜZ ŞEHİTTİR,
SİZİN ÖLÜNÜZE LEŞ, DİRİNİZE KALLEŞ DENİR!!!!!!!

****

Saat 16.39 itibariyle ektir..

Şehit yavrularımızdan biri Trakyada Vizenin Çavuşköyünde bugün defnedildi. Ufuk BOZKURT'un
cenazesinden geldi az önce büyük oğlum.

Köyün 4 girişi varmış. 8 km.lik yolu sırf yayalar kaplamış Vizeden köye kadar olan mesafeyi. Diğer 6 Km.lik bir yolsa ise 3 şerit halinde tamamı arabalarla dolmuş. Diğer girişlerde cenazeye akın eden vadandaşlarımız tarafından tamamıyla dolmuş.

Sevgili Recep beyin dediği gibi, bence de artık icraat zamanı..tek bir şehit daha defnedecek durum kalmadı, zaman geldide geçiyor, daha ne kadar yavrular ömrünün baharında itler köpekler tarafından yaşamı son buldurulacak, kaç ailenin evine ateşler düşecek....!!!

14 Ekim 2011 Cuma

Kıvanç hakkında...

Merhaba arkadaşlar.. Sizinde benim gibi Kıvanç,ın durumunu merak ettiğini bildiğim için paylaşmak istedim.

Geçen cuma hastaneki doktora durumunu sormuştum, yoğun bakımda olduğunu söylemişti. Bu gün yaşadığı yere gidecektim çocuklarımla, fakat önce orda yaşayan birine ulaşıp sordum, büyük oğlumda hafta için köyün muhtarına sormuştu, hala söylenen şey Kıvanç,ın yoğun bakımda olduğu.

Havuzun bulunduğu yerde kamera varmış. 6 yaşındaki Kıvanç havuza düşünce 40-50 sn ye kadar çırpınmış ve sonra 14 dk havuzda kalmış...:( Ne denebilir daha başka..boğazım düğümlendi. Rabbim sağlıklı bir şekilde hayata dönmesini nasip eder inşallah.... Takip ediyorum, umutla güzel haberleri bekliyorum ben de..

6 Ekim 2011 Perşembe

BİR ACININ KIYISINDAN..

Ayağımdaki bir ağrı nedeniyle yaşadığım yere yakın olan ilçenin hastahanesine gittim bu gün. Röntgen çekildi, kan alındı ve 2,5 da gelin denildi. Denildiği saatte oradaydım. Uzman hekim sonuçlara bakıp ilaç yazacaktı, veya ne gerekiyorsa yönlendirecekti; ki o sırada hastaneye feryatlarla bir aile girdi. Adamın elinde ufacık bir yavru vardı ve ağlayarak kurtarın yavrumu diyordu. Ortalık birden karıştı, zaten ufak olan hastanedeki bulunan tüm doktorlar acil odasına girdi. Dışarda ise başka bir ağlama sesi, ve feryatlar geliyordu..anne ağlıyor "gitti yavrumm" diye perişan olmuş bir vaziyeteydi. Kucağındaki 1-1,5 yaşlarındaki bebeği de anne ağladıkça ağlıyordu..

Baba yavrusunu bıraktıktan sonra kapının önündeki sandalyeye oturdu ve iki elinin arasına başını alıp nerdeyse saçlarını yolarak "Allahım nolur" diyordu.. Ordan sonra koptum gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Benim de 2 yavrum var, ve çok fazla empati duygum var..olmaz olası!

Baba adeta transa girmişti, inanamıyordu başına gelenlere, "olamaz, Allahım nolur" diyordu sadece. Cümleyi tamamlayamıyordu, "Allahım nolur ölmesin" diyemiyordu sanki. ..ölmek..

İçerde çok güzel bir çocuk yatıyordu, 6 yaşındaki oğlu..adı Kıvanç..  Anne "5dk, sadece 5dk. gözümüzün önünden ayrıldı, kurban olduğum Allahım ne olur, ne yaparım benn" diye gözyaşlarına boğuluyordu. Su biriktirmek için bahçede bulunan su havuzuna düşmüş kıvanç, bulduklarında havuzun dibinde yatıyormuş. Annenin cep telefon konuşmasında ablasını çağırırken söylediklerinden anlayabildim ne olduğunu. Anne baba ağlıyor, ama ağlamak değil bu başka birşey, her zerreleri acıyor hissediyorum, benimde gözlerim ıslanıyor ve köşelere kaçıyorum silmek için.

14.40 da Kıvanç acile girdi. Ordaki herkes teselli etmeye çalışıyor, ağlama diyor bazısı, su iç diyor, birisi Allahın taktiri diyor, denecek denmeyecek sözler uçuşuyor..baba susuyor bir süre sonra, beyni, kalbi durmuş gibi, dualar yüreğinin içinde durmaksızın tekrarlanıyor, sadece oğluna odaklanmış belli.. Yarım saat geçiyor ama içerden ses yok, belli ki hala birşey yapılamamış. Bekleyen herkes dua ediyor, herkes allaha yalvarıyor. Kimisi çok etkilendi, kimisi gülerek sohbet ediyor karşısındakiyle. Ateşin yaktığı yer belli...

" Baba eşine sarılıp "başımıza buda mı gelecekti diyor".
Anne bağıyor "neden gözünün önünden ayırdın, neden havuzu kapatmadın" diyor ağlayarak.
Dede geliyor, zorla acile giriyor torunun gördükten sonra sesi kesiliyor, o öldüğünü kabulleniyor o halde görünce..o da anneye bağırıyor "bir tokat atsaydın ya bırak ağlasın, o bir kere ağlayacaktı şimdi sen ömür boyu ağlayacaksın" diyor.

"Anne gitti yavrum gitti" diyor. İsyan ediyor bir yerden sonra, birşeyler söyleyin diye bağırıyor, yüreğine su serpecek birşeyler duymak istiyor ama nafile..bağırıyor.."kurtaramıyacaklarsa başka hastaneye götürelim" diyor. Eşine "birşeyler yap, durma öyle" diyor hıçkırıklar içinde...

Saat 15.37 oluyor ve içerden çıkan birisi "çabuk ambulansı hazırlayın" diye bağırıyor. Tam bir saat uğraşıyorlar, vazgeçmiyorlar ve kıvanç nefes alıp gözlerini kırpmaya başlıyor. Herkeste bir sevinç.. "Allahım hadi inşallah" diye sözler dökülüyor dudaklarımızdan. İlde ki büyük hastaneye götürülmek üzere götürüyorlar Kıvanç'ı.. Doktor ambulansla gittiği için ben dahil herkes geri dönmek zorunda kalıyor ama kimsenin umurumda değil, yeterki Kıvanç yaşasın. İnşallah bir özür kalmaksızın iyileşir 6 yaşındaki dünyalar güzeli Kıvanç. Yaşadığı yeri öğrendim, 4-5 gün sonra güzel bir oyuncakla Kıvanç'ı görmeye gideceğim..Şimdi olduğu gibi giderken de sadece "inşallah kurtulmuştur ve iyidir" diye dua edeceğim.

Hayat....çoğumuzun ne dertleri var değil mi? Böyle bir anda hangi dert dert gelir insana sizce?
Çocuklarım okulda..akşam onlara daha sıkı sarılacağım.

Rabbim bir tek bu acıyı yaşatmasın inşallah, hiç kimseye... Müthiş, unutulmaz bir gündü benim için.